29 Mart 2016 Salı

Gider Vergileri Genel Tebliği Seri No 90

Gider Vergileri Genel Tebliği Seri No 90

29 Mart 2016 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 29668

Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)'n dan:

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Amaç

MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı, 13/7/1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının (z) bendinin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesidir.

Kapsam

MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, 17/4/1957 tarihli ve 6948 sayılı Sanayi Sicili Kanununa göre sanayi sicil belgesini haiz sanayi işletmelerince münhasıran imalat sanayinde kullanılmak üzere alınan makine ve teçhizatın finansmanı için bu işletmeler tarafından kullanılan krediler dolayısıyla lehe alınan paraların banka ve sigorta muameleleri vergisinden istisna tutulmasını kapsamaktadır.

Dayanak

MADDE 3 – (1) Bu Tebliğ, 6802 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının (z) bendine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 4 – (1) Bu Tebliğde geçen;

a) Finans kuruluşu: 5411 sayılı Bankacılık Kanunu uyarınca veya kendi özel kanunlarına göre faaliyet gösteren bankalar ile 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu uyarınca faaliyet gösteren finansman şirketlerini,

b) Sanayi işletmesi: 6948 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde tanımlanan işletmeyi,

c) Sanayi sicil belgesi: 6948 sayılı Kanunun 2 nci maddesi uyarınca Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından sanayi işletmelerine verilen belgeyi,

ç) Makine ve teçhizat: Sanayi sicil belgesini haiz sanayi işletmelerince, sanayi sicil belgelerinde yer alan üretim konularında kullanılmak üzere alınacak amortismana tabi iktisadi kıymet niteliği taşıyan sabit kıymetleri,

ifade eder.

İKİNCİ BÖLÜM

İstisna Uygulamasına İlişkin Usul ve Esaslar

İstisnadan yararlanabilecek sanayi işletmeleri

MADDE 5 – (1) Sanayi sicil belgesini haiz olmak koşuluyla gerçek veya tüzel kişilik bünyesinde faaliyette bulunan tüm sanayi işletmeleri, münhasıran imalat ve üretim faaliyetlerine ilişkin alacakları yeni (kullanılmamış) makine ve teçhizatın finansmanı için kullandıkları krediler dolayısıyla istisnadan faydalanabilecektir.

İstisna kapsamında kredi kullanılarak alınabilecek makine ve teçhizat

MADDE 6 – (1) İstisnadan yararlanabilmek için, makine ve teçhizatın münhasıran imalat ve üretim işlerinde kullanılabilecek mahiyette olması gerekmektedir. Bu kapsamda imalat ve üretimle doğrudan ilgisi olmayan büro malzemeleri, demirbaşlar, trafik tescil kuruluşlarınca tescil edilen taşıt araçları vb. makine ve teçhizat kapsamına girmez. Örneğin, tekstil ürünleri imalatı alanında faaliyet gösteren bir sanayi işletmesinin imalat konusu ile doğrudan ilgisi bulunan ve işletmenin imalat bölümünde kullanılmak üzere alınan örgü makinasının finansmanı için kullanılan kredi dolayısıyla istisnadan faydalanılabilecek; ancak, aynı işletmede kullanılmak üzere ısınma sistemine ilişkin alınan kalorifer tesisatının finansmanı için kullanılan kredi dolayısıyla istisnadan faydalanılamayacaktır.

(2) Sanayi işletmesinin faaliyet konusu bakımından imalat ve üretim işlerinin icrası için ayrılmaz nitelikte bulunan, imalatla ve üretimle doğrudan ilgisi olan ve 18/7/1997 tarihli ve 23053 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Karayolları Trafik Yönetmeliğinde belirtilen esaslara göre ilgili odalar tarafından tescil edilen iş makineleri dolayısıyla kullanılan krediler istisna kapsamında yer almaktadır. Örneğin, madencilik alanında faaliyette bulunan bir işletmenin madencilik faaliyetiyle doğrudan ilgisi bulunan ve ilgili oda tarafından tescil edilen iş makinesi mahiyetindeki taşıt alımı için kullanılan kredi dolayısıyla istisnadan faydalanılabilecek; ancak, aynı işletme tarafından çıkarılan madenin taşınmasında kullanılan trafik tescilli ve plakalı kamyonun alımına ilişkin kullanılan kredi dolayısıyla istisnadan faydalanılamayacaktır.

(3) Bir bütün halinde teslimi teknik olarak mümkün olmadığı için parçalar halinde alınan ve işletmede kurulumu ve montajı gerçekleştirilen makine ve teçhizat dolayısıyla kullanılan krediler istisna kapsamındadır.

(4) Makineyle birlikte alınan ve makinenin ayrılmaz parçası niteliğinde olanlar hariç olmak üzere, makineden ayrı olarak alınan eklentiler ve makineyle birlikte alınsa dahi yedek parçalar istisna kapsamında değildir. Örneğin, metal sanayi alanında faaliyette bulunan bir sanayi işletmesince alınan torna makinasının finansmanı için kullanılan kredi dolayısıyla istisnadan faydalanılabilecek; ancak, söz konusu makinenin belli periyotlarla değişimi gereken yedek parçalarının ve aksesuarlarının alımı için kullanılan kredi dolayısıyla istisnadan faydalanılamayacaktır.

İstisna uygulaması

MADDE 7 – (1) İstisna kapsamında kredi kullanmak isteyen sanayi işletmelerinin, sanayi sicil belgesi ile makine ve teçhizat alımına ilişkin proforma fatura veya kredi başvuru tarihinden önceki yedi gün içinde düzenlenmiş satış faturasının birer örneğini kredi kullanılacak finans kuruluşuna ibraz etmesi gerekmektedir.

(2) Yeni kurulan ve henüz sanayi sicil belgesi almamış olan sanayi işletmeleri ile sanayi sicil belgesinde yer almayan bir imalat ve üretim alanında faaliyette bulunacak sanayi işletmelerince imalat ve üretim faaliyetlerinde kullanılmak üzere alınan yeni makine ve teçhizatın finansmanı için kullanılan krediler dolayısıyla da kredinin kullanıldığı tarihten itibaren istisnadan yararlanılabilmesi mümkündür. Bu şekilde istisna kapsamında kredi kullanmak isteyen işletmelerin, makine ve teçhizat alımına ilişkin proforma fatura veya kredi başvuru tarihinden önceki yedi gün içinde düzenlenmiş satış faturası ile işletmenin kuruluşuna ya da üretim değişikliğine dair Ticaret veya Esnaf Sicil Gazetesinin birer örneğini kredi kullanılacak finans kuruluşuna ibraz etmesi gerekmektedir. Ancak, bu şekilde kullanılan kredilerde, istisnanın baştan itibaren geçerli sayılabilmesi için ilk defa alınacak sanayi sicil belgesinin veya üretim konusu değişikliğini içeren yeni sanayi sicil belgesinin bir örneğinin, her halükarda kredinin kapandığı tarihi aşmamak kaydıyla, kredi kullanım tarihinden itibaren dört ay içinde kredi kullanılan finans kuruluşuna ibraz edilmesi gerekmektedir.

(3) İstisna kapsamında kredi kullanan sanayi işletmeleri, alınan makine ve teçhizatın işletme aktifine kaydedildiğini gösteren yasal defter kaydının; kredi başvurusunda proforma fatura kullanan işletmeler ise ayrıca makine ve teçhizat alımına ilişkin satış faturasının birer örneğini kredi kullanım tarihinden itibaren bir ay içinde ilgili finans kuruluşuna ibraz etmekle yükümlüdür. Bununla birlikte, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından çıkarılan ve 25/10/2014 tarihli ve 29156 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan SGM 2014/11 sayılı Sanayi Sicil Tebliğinin 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca sanayi sicil kaydı için kapasite raporu istenen işletmelerce (halen sanayi sicil belgesini haiz olarak faaliyette bulunduklarına veya sanayi sicil belgesi için ilk defa başvurduklarına bakılmaksızın) istisna kapsamında kullanılan kredi ile alınan makine ve teçhizatın bulunduğu kapasite raporunun bir örneğinin, her halükarda kredinin kapandığı tarihi aşmamak kaydıyla, dört ay içinde ilgili finans kuruluşuna ibraz edilmesi gerekmektedir. Anılan Tebliğin 4 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca sanayi sicil kaydı için kapasite raporu istenmeyen işletmelerden ise ayrıca kapasite raporu aranmaz.

(4) İstisna, sadece yeni (kullanılmamış) makine ve teçhizat alımını kapsadığından, sanayi işletmesinin istisna kapsamında kullandığı krediye konu makine ve teçhizatın ilk kullanıcısı konumunda olması gerekmektedir. Bu çerçevede, kullanılmış makine ve teçhizatın finansmanı dolayısıyla kullanılacak kredilere istisna uygulanmayacaktır. Buna göre, makine ve teçhizatın üreticisi veya ticaretini yapanlardan alınması esastır.

(5) İstisna uygulanacak kredi tutarı, yurt içi alımlarda satış faturasında yer alan vergiler dahil tutarı; ithalatta ise ithalat işlemine ilişkin ödenen her türlü vergi, resim, harç ve paylar ile ihracatçının düzenlediği fatura ve benzeri belgede yer alan bedel toplamını aşamaz.

(6) İlgili finans kuruluşu, işletme tarafından sunulan belgelerin doğruluğunu kontrol ettikten sonra istisna kapsamında kredi kullandırabilecek olup, kredi kullanım tarihinden itibaren lehe alınan paralara (faiz, komisyon, masraf vs.) banka ve sigorta muameleleri vergisi istisnası uygulanacaktır.

İstisna şartlarının ihlali

MADDE 8 – (1) 6802 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının (z) bendi ve bu Tebliğ hükümlerine riayet edilmeden istisna kapsamında kredi kullandırılması veya bu Tebliğde belirlenen belgelerin öngörülen sürelerde eksiksiz olarak finans kuruluşuna ibraz edilmemesi halinde kredinin kullandırıldığı tarihten itibaren zamanında alınmayan vergi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faiziyle birlikte tahsil edilir.

Yürürlük

MADDE 9 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.


ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ =}  BLOG1:Sosyal Güvenlik (SGK) Mesleki Paylaşım Platformu
                                                 BLOG 2: VERGİ, SGK VE KANUN HABERLERİ 
                                                 VE YENİ SİTEM http://www.vergivekanunlar.com/



GSS borçları siliniyor!.. Ödeyenler mağdur

GSS borçları siliniyor!.. Ödeyenler mağdur

Türkiye'de 7 milyon kişiyi ilgilendiren ve işsiz gençlerin baş belası Genel Sağlık Sigortası ile ilgili son zamanlarda önemli düzenlemeler yapılıyor. Ama hepsi de geçici çözümler getiriyor.

Genel Sağlık Sigortası prim borçlarının silinmesi geçen yıl gerçekleşen genel seçimlerden önce en çok gündeme gelen vaatlerden birisiydi. Nitekim gelir testi yaptırılmazsa kişilerin gelirleri asgari ücretin iki katı olarak değerlendiriliyor ve bu tutar üzerinden prim yatırmaları gerekiyordu. 

2015 başında GSS prim borcu olanlar için başvurup taksitle ödeme imkanı getirilmişti ancak asıl beklenti bu borçların silinmesiydi. Ve nihayet beklenen düzenleme yakında geliyor. 

Okuldan mezun olduktan sonra gelir testi yaptırmadığı için veya gelir testi yaptırıp geliri yüksek çıktığı için GSS prim borcu hesaplanan 25 yaşından küçük gençlerin borçları silinecek.

Borç var, ödeyen yok

Gelir testi yaptırmamış olan kişilerin borcu 10.9 milyar TL

Aftan sonra yapılandıran prim tutarı 133 milyon TL

Ödenen tutar 16.5 milyon TL

7 milyon kişiyi borçlu çıkardılar

GSS prim borcu olan kişi 6.9 milyon

Gelir testi yaptırmamış olan kişi 5.4 milyon

Yeniden yapılandırma affından yararlanan kişi 300 bin

Affa rağmen gelir testine girmeyen kişi 5.1 milyon 


Borcunu zamanında ödeyenler ne olacak?

Her zaman söylediğimiz şeyi tekrar söylemekte fayda var; bu şekilde prim silme veya gelir testini öteleme uygulamaları ne yazık ki sorunu çözmüyor, sadece meseleleri halının altına süpürüyor. Bu sebeple herkesin anayasal hakkı olan sağlık hizmetlerinden bedelsiz faydalanması yani GSS sisteminden hemen vazgeçilmesi gerekiyor.

Bununla birlikte bu şekilde çıkartılan borç afları devlete olan güveni de önemli ölçüde zedeliyor. Borçlu olduğunu görüp hemen SGK'nın yolunu tutan ve GSS primini ödeyen bir sürü genç de bulunuyor. Bu şekilde borcunu ödeyen gençler af çıkması halinde kendilerini nasıl hissederler dersiniz? Böyle bir düzenleme uzun vadede bu gençlerin de borçlarını ödememelerine ve "Nasıl olsa af çıkar" düşüncesine kapılmalarına neden olur.

Zaten geçen yıl Türkiye çapında yaptığımız sosyal güvenlik algısı araştırmasında, gençlerin %43'lük bir kesiminin sürekli çıkan af yasaları nedeniyle vergi ve primlerini süresinde ödemeyi düşünmedikleri anlaşıldı. Yani bu tür düzenlemeler geleceğimiz olan gençlerin devlete bakış açısını ne yazık ki olumsuz etkiliyor.

Bu arada, primini süresinde ödeyenler "acaba ödediğim primi devlet bana iade eder mi?" diye hayal kurmasın. Meclis'e sunulan tasarıda böyle bir düzeleme yok.

İki yıl gelir testi yok

Geçen ay gençlere uygulanan gelir testi ile ilgili önemli bir düzenleme daha yapılmıştı. Bunu hatırlatmakta da fayda var.

GSS uygulamasına göre bir gencin okuldan mezun olunca hemen gelir testi yaptırması gerekiyordu. Buna göre; çalışmayan, sigortalı olmayan, hiçbir sosyal güvenlik kurumundan gelir veya aylık almayan çocuklar 18 yaşını, liseye gidiyorsa 20 yaşını, yükseköğrenim görüyorsa 25 yaşını tamamlayıp ailesinin bakmakla yükümlü olduğu kişi statüsünden çıkınca gelir testi yaptırmak zorundaydı.

Ancak çıkartılan torba yasayla artık bu düzenleme değiştirildi. Böylece; lise ve dengi öğrenimden mezun olanlar 20 yaşını, yükseköğrenimden mezun olanlar ise 25 yaşını geçmemek şartıyla mezuniyetten sonra iki yıl süreyle gelir tespiti yapılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılacaklar.

Sağlık hizmetleri 2 Yıl SGK' dan

Getirilen düzenleme ile lise veya dengi öğrenimden mezun olanlar 20 yaşını, yükseköğrenimden mezun olanlar ise 25 yaşını geçmemek şartıyla mezuniyetten sonra iki yıl süreyle, prim borçlarına bakılmaksızın sağlık hizmetinden de faydalanacaklar.

Ancak bu iki yıl geçtikten sonra hâlâ işsizlerse hemen gidip gelir testi yaptırmaları gerekecek. Aksi taktirde hem prim borcu ile karşı karşıya kalacaklar hem de sağlık hizmetlerinden faydalanamayacaklar. Mehmet Bulut


http://www.meydangazetesi.com.tr/gss-borclari-siliniyor-odeyenler-magdur-makale,2977.html


ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ =}  BLOG1:Sosyal Güvenlik (SGK) Mesleki Paylaşım Platformu
                                                 BLOG 2: VERGİ, SGK VE KANUN HABERLERİ 
                                                 VE YENİ SİTEM http://www.vergivekanunlar.com/



urtdışında imzalanan sözleşmelerde damga vergisi var mıdır?


Yurtdışında imzalanan sözleşmelerde damga vergisi var mıdır?
Globalleşen dünyada gerek ülkemiz yatırımcılarının yurtdışındaki işlemleri gerekse yabancı yatırımcıların ülkemizdeki faaliyetleri nedeniyle, Türkiye'de veya yurt dışında sözleşmeler düzenlenebilmektedir. Söz konusu sözleşmelerin kapsamları, hangi ülkede hüküm ifade ettikleri ve hangi ülke hukukuna göre düzenlendikleri de farklılıklar arz etmektedir. Öyle ki, bu sözleşmelerin kapsamında belirtilen iş ve işlemler vergiden muaf işlemler dahi olabilmektedir. Sözleşmenin kapsamı ve hangi ülke hukukuna göre düzenlendiği, sözleşmenin damga vergisine tabi olup olmadığı konusunda belirleyici olmaktadır.
488 Sayılı Damga Vergisi Kanunu'nun 1. Maddesi'nde, bu kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kâğıtların damga vergisine tabi olduğu belirtilmiştir. Kanundaki kâğıtlar terimi, "Yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri" ifade etmektedir. Anılan madde hükmünde ayrıca yabancı memleketlerle Türkiye deki yabancı elçilik ve konsolosluklarda düzenlenen kâğıtların Türkiye'de resmi dairelere ibraz edildiği, üzerinde devir veya ciro işlemleri yürütüldüğü veya herhangi bir suretle hükümlerinden faydalanıldığı takdirde vergiye tabi tutulacağı hükmü yer almaktadır.
Diğer bir anlatımla, Kanun hükmü gereği yurt dışında imzalanan sözleşmeler damga vergisine tabi değildir. Ancak söz konusu sözleşmelerin,
  • Türkiye'de herhangi bir resmi daireye ibraz edilmesi,
  • Devir veya ciro edilmesi veya
  • Hükümlerinden faydalanılması halinde, damga vergisi doğmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında sözleşme Türkiye'de resmi bir makama ibraz edilmese, devir ve ciro hükümlerine tabi tutulmasa bile, sözleşmenin hükümlerinden faydalanılması halinde damga vergisi doğmaktadır. Bu da, Türkiye'de sözleşme ile ilgili hiçbir işlemin yapılmaması gerekliliği anlamına gelmektedir. Çünkü sözleşme hükümlerinden faydalanılması geniş bir kavram olup sözleşmeye ilişkin her tür işlem bu kavramın içine dahil edilebilmektedir.
Konunun böyle düzenlenmiş olması, yurt içinde ve yurt dışında imzalan her sözleşmenin damga vergisine tabi olması anlamına gelmektedir.
Bu noktada dikkat edilmesi gereken diğer bir konu ise, Damga Vergisi Kanunu'nun ek 2. Maddesi'nde, döviz kazandırıcı faaliyetlere ilişkin sözleşmelerde damga vergisinin istisna olduğunun düzenlenmesidir. Döviz kazandırıcı işlemlerde istisnadan yararlanmak için, faaliyete uygun olarak "Dahilde İşleme İzin Belgesi" veya ""Vergi Resim ve Harç İstisna Belgesi" alınmalıdır. Söz konusu belgelerin ibrazı üzerine ilgili kuruluşlarca başkaca hiçbir işleme gerek kalmaksızın damga vergisi istisnası uygulanmaktadır.
Burada istisna uygulaması söz konusu belgeye istinaden yapıldığı için belgenin alınmasından önce veya geçerlilik süresinin dolmasından sonra istisna uygulanması mümkün değildir. Yani söz konusu istisna süresi belgenin geçerlilik süresi ile sınırlıdır.
Yılmaz Sezer
http://www.dunya.com/yorum-inceleme/yurtdisinda-imzalanan-sozlesmelerde-damga-vergisi-var-midir-294993h.htm

ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ =}  BLOG1:Sosyal Güvenlik (SGK) Mesleki Paylaşım Platformu
                                                 BLOG 2: VERGİ, SGK VE KANUN HABERLERİ 
                                                 VE YENİ SİTEM http://www.vergivekanunlar.com/



28 Mart 2016 Pazartesi

Hastalıksız UZUN YAŞAMIN sırrı: Karbonatlı su mucizesi…

Hastalıksız UZUN YAŞAMIN sırrı: Karbonatlı su mucizesi…

Kanser ve MS tedavisinde önemli olan  asit değil, pH'ı yüksek yiyecek ve içeceklerle beslenmekmiş. Karbonatlı su mucizesi…

ARKADAŞLAR İNTERNETTE YAPTIĞIM ARAŞTIRMALARDAN DERLEDİM, LÜTFEN SİZ DE TANIDIKLARINIZLA PAYLAŞINIZ.

Bu videoda prostat kanseri olup kemiklere metastas yapmış 4.seviyede Terminal, yani ölümcül seviyede artık birşey yapamayız denen bir adamın 2 yıl önce kendi kanserini iyleştirirken bunu nasıl yaptığını açıklayan bir video izleyeceksiniz. Teşhis konulduktan sonra Sodyum bikarbonat kullanarak 5 gün içerisinde idrarındaki pH seviyesini 8 in üzerine çıkartmış.
pH seviyesi vücudumuzdaki her organı etkiler. Ortamın asidik olması işte kanser dediğimiz hastalığın temelini oluşturur.
Kemal Milar

http://www.youtube.com/watch?v=Grtrm8tk4d4&feature=share

https://www.facebook.com/kemal.milar

Kemal Milar :
Karbonatın Kullanımı:    Bir büyük bardağa 2 tatlı kaşığı karbonat atıldıktan sonra üzerine az az kaynar su dökülerek köpürtülür ve karbonatın suda iyice çözülmesi sağlanır. Sonra üzerine normal su dökülür, karıştırılır ve içilir ( su sıcak geliyorsa soğumaya bırakılır ve öyle içilir). Eğer Kanser, MS, Diabet hastasıysanız vücudu Alkali hale getirmek için ilk hafta aç karnına yemeklerden 1 saat önce bu uygulama 2 kere tekrarlanır. Sonraki 3 Hafta sadece
sabahları kahvaltıdan önce aç karnına içilerek devam edilir. 1 Ay sonra gidip hastalığınızı kontrol edip iyi olup olmadığınızı görebilirsiniz. Eğer idrarınızdaki pH 7.36 ve üstüyse vücudunuz "Alkali" haldedir, dilerseniz hergün bir çay kaşığı suya karbonat atıp hergün kullanmaya devam edebilir ya da sadece ihtiyaç
duyduğunuzda bunu uygulayabilirsiniz. İdrarınızdaki pH seviyesini öğrenmek için digital pH ölçerler satılıyor, onlardan bir tane alıp hergün tartıya çıkmak gibi idrarınızdaki pH seviyenize bakıp bedeninizin sağlık durumunu anlayabilirsiniz. Digital pH ölçer yerine pH kağıtları satılıyor, bunu da internetten araştırıp öğrenebilirsiniz. Hastaysanız Alkali gıdaları araştırıp mümkün mertebede iyleşene kadar Alkali gıda tüketmeye özen gösterin. Kanser asidik sıvı'dır. Hücrelerin
içerisine yerleşip belirli bir bölgede toplandığında kendisini mantar hastalığı şeklinde gösterir. Kanser, Diabet, MS, Akne, Egzama ve diğer bütün hastalıklar  ASİDOZ'DAN KAYNAKLANIR. ALKALİ HALE GELDİĞİNİZDE HASTALIKLARINIZIN HEPSİNDEN ( %99 ) KURTULURSUNUZ. Neye dayanarak söylüyorum bunları;

Kimyager, Mikrobiyolog, Diyetisyen Dr. Robert O Young'a bağlı söylüyorum:

http://www.idefix.com/kitap/kanserden-korkma-modasi-gecmis-tedaviden-kork-ilhami-guneral/tanim.asp?sid=QRM7WNSH2K3NZEBZ6

http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=3307

(Doktorunuzun söyleyemedikleri)

http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=92946
(Doktorların Büyük Sırrı Kanser Cinayetleri)

pH Mucizesiyle Carmen Newman Göğüs Kanserinden Kurtuluşu; Carmen Newman 2008 senesinde Göğüs kanserine yakalanmış 2009'a gelindiğinde doktorları ( bu sırada ağlamaklı oluyor çünkü öleceğini düşünmüş büyük bir travma aslında) ona bağışıklık sisteminin çok düşük olduğunu, ne yapacaklarını bilmediklerini ve bir mucize beklemesini söyleyip onu eve göndermişler.

Oda eve dönmüş daha sonra pH Mucizesi kitabını okumuş ve okudukça öğrenmeye ve bilinçlenmeye başlamış. Ve yeşil alkali gıdaları tüketmeye başlamış ve her gün kendisini daha iyi hissetmeye başlamış. Daha sonra Dr. Young'ın özel tedavi merkezine gelmiş ve detoks ve düzgün beslenme programı uygulamışlar. Bir kaç gün önce kan testi yapıldığında artık kanserinden iz kalmadığı görülmüş. Şu anda sağlıklı ve mutlu bir şekilde bu video da kendi hikayesini anlatıyor.
http://www.youtube.com/watch?v=adp8jONIy9Y&feature=share
Kemal Milar:
17 Ocak 2012
İlk sevinç verici haberimi aldım sonunda :)))

Arkadaşımın kız arkadaşının dedesi prostattan ameliyat olurken parça almışlar ve kanser olduğunu ve kemiklere metastas yaptığını söylüyorlar. 80 yaşından büyük olduğu için kemoterapi yapamıyorlar ve yapacak birşey yok diye gönderiyorlar.
Benim vasıtamla arkadaşımın kız arkadaşı dedesiyle konuşuyor. Karısı zorla karbonatlı su içirmeye başlamış. 4 Hafta karbonatlı su içtikten sonra, gittikleri hastanede doktorlar kanser hastalığından iz kalmadığını iyleştiğini söylemişler.
Alkali yaşam nedir önemi faydaları

ALKALİ YAŞAMIN ÖNEMİ

Hücresel seviyede yaşar ve ölürüz. Vücudumuzu meydana getiren milyonlarca hücre hafifçe alkalidir. Ancak hücresel aktivite asit yaşatır ve bu asitliklik hücrenin fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için gerekli olan enerjiyi verir. Her alkali hücre kendi solunumunu kendi yapar ve metabolik atıklarını salgılar.
İnsan vücudu zekidir. Biz gittikçe daha asidik olmaya başladığımız zaman, vücut yaşamsal organlara giren asitlerin yaratacağı hasarı önlemek için savunma mekanizmalarını çalıştırmaya başlar. Bu asidin yağ hücrelerinde depolanması olarak bilinir. Bir defens mekanizması olarak vücut aşırı asidik olmamak için yağ üretir ve bunları yaşamsal organlardan uzak yerlerde adeta paketleyerek depolar. Yağ ilk bakışta yaşamsal organları hasarlanmaktan kurtarmasına rağmen aşırı yağ birikimi daha uzun vadede başka problemlere yol açmaktadır.
ALKALİLİĞİN FAYDALARI

Bugün yaşam stili birçok sağlık problemlerine neden olmaktadır.

Besinlerimizdeki katkılar, yapay maddeler, içtiğimiz suyun, kullandığımız toprağın, soluduğumuz havanın toksit maddelerce artan oranlarla kirletilmesi sonucunda insanlık şimdiye kadar hiç karşılaşmadığı bir durumla karşı karşıya kalmıştır. Vücudumuzun maruz kaldığı ve metabolize ettiği bu kirlilik sonucu ortaya çıkan toksiditeden kurtulma yani detoksifikasyon işlemi arık vücudun doğal kapasitesini aşar duruma gelmiştir.

Durumu daha kötü hale getiren ise, lupus (deri veremi) namotoid artirit, multiple salerosis kronik yorgunluğun gibi belirtilerin artmaya başlamış olmasıdır. Değişik kaynaklardan gelen düşük seviyeli toksiditeyi ilk başta saptamak çok güçtür. Bu toksinlerin yaratmış olduğu "toksin kokteyli" ve kanda vücuda yerleşmiş olan mantar ve bakterilerin de katkıda aşırı asitlilik durumu vücudu ciddi şekilde zayıflatabilmektedir. Büyüyen bu problemin çözümü kanı bu maddelerden mümkün olduğu kadar arındırmakta yatmaktadır. FAZLA ASİDİK MİSİNİZ?

Vücudumuz alkali dizayn edilmiş olmasına rağmen fonksiyonel olarak asit üretir. Vücudumuzda asit üreten tek organ midedir ve asit sindirime yardımcı olmak amacı ile üretilir. Mide dışında hiçbir organın asidik olması gerekmemektedir. Buna rağmen günümüzün vebası sayılabilecek olan asidoz aynı zamanda birçok hastalığın sinsi ve en yaygın nedenlerinden biridir.

Asidoz genel ve en kısa olarak vücudun işleyebileceğinden daha fazla asidin toplanması olarak tanımlanabilir.

Bu normal bir durum olmayıp tamamı için olmasa bile günümüzde yaygın bir şekilde seyreden dejaneratif hastalıklardan birçoğunun ön nedenidir. Bilinenlerden biri asitlerin yağ hücrelerinde depolanarak mümkün olduğunca yaşamsal organlardan uzak tutulmasıdır.

İnsan vücudu zekidir. Vücutta asitlik oranı artmaya başladığında vücut kendini koruma mekanizmalarını devreye sokmaya başlar.

ASİDOZ'DAN KAÇINMAK İÇİN NEDENLER

1. Asidin mermer yüzeye verdiği zarar gibi asidoz toplar ve atardamarların yüzeylerini erozyona uğratıp kardiyo vasküler yapıları zayıflatır.
2. Serbest radikallerin ve ön yaşlanmayı
3. Kilo kazanma, diabet ve obezliğe neden olur.
4. Kollestrol plakaların oluşmasına neden olur.
5. Kan basıncını bozar, düzensizleştirir.
6. Kritik lipid ve yağ asidi metabolizmasını bozar, karıştırır.
7. Hücrelere dağıtılan oksijen miktarında azalmaya neden olur.

Asidik pH zemin hazırladığı dejeneretif hastalıklar:

•Kardio vasküler damar setliği, kalp krizi, yüksek kan basıncı
•Obezite
•MS, MD, ALS
•Karaciğer, böbrek
•Bunama
•Bağışıklık sistemi yetersizlikleri
•Ostrepoz
•Erken yaşlanma
•Erkeklerde prostat poblemleri

Eğer sağlık probleminiz varsa büyük ihtimalle vücudunuz asidik olmaya başlamıştır.

Vücut pH'nin hafifce alkali olmasını sağlanmaksızın vücudun kendini iyileştirmesi mümkün değildir.

ASİT VE ALKALİ YİYECEKLER LİSTESİ (Listede görüldüğü gibi alkali besinler daha çok, asidik besinler daha az tüketilecek)

http://www.biorezonansankara.com/alkali_asit.pdf
VÜCUTTA ASİT OLUŞTURAN DUYGU VE DÜŞÜNCELER:

Bilinenin aksine, içimizde beslediğimiz olumsuz duygu ve düşünceler, vücudumuzda, yediklerimiz ve içtiklerimizden daha çok asiditeye neden olmakta ve ciddi hastalıklar için ortam yaratmaktadır.

ÖFKELENMEK YA DA KİN TUTMAK İLE ASİT İÇMENİN VÜCUDA ETKİSİ AYNIDIR…!YÜKSEK ALKALİ OLUŞTURAN DUYGU VE DÜŞÜNCE VE EYLEMLER:

KAHKAHA İLE GÜLMEK

HUZUR DUYMAK

GÜVEN, SADAKAT, MİNNETTARLIK

SEVİLMEK & BEĞENİLMEK & AŞK

NEŞELENMEK

AFFETME DUYGUSU

OLUMLU DÜŞÜNMEK

DOSTLUK, ARKADAŞLIK, KABUL GÖRME

YORULMADAN YÜRÜMEK & EGZERSİZ

DİYAFRAMDAN DERİN NEFES ALMAK

NAMAZ & İBADET, DUA ETMEK

MEDİTASYON

NEZAKET & TATLI DİL & TAKDİR EDİLMEK

DİNLENMEK

SEVİLEN İNSANLARLA ZAMAN GEÇİRMEK

MÜZİK DİNLEMEK & ŞARKI SÖYLEMEK

DOĞAYLA, BAHÇEYLE TOPRAKLA UĞRAŞI

UMUT

DUYGULARI İFADE ETMEK, PAYLAŞMAK

TENSEL ZEVK

YÜKSEK ASİT OLUŞTURAN DUYGU VE DÜŞÜNCELER:

ÖFKELENMEK

KISKANÇLIK DUYGUSU

STRES

KORKU VE ENDİŞE

ŞÜPHE, KAYGI, SİNİRLİLİK

ACI, KEDER

UYKUSUZLUK & AŞIRI YORGUNLUK

NEFRET DUYGUSU

AŞIRI HIRS

AKCİĞER NEFESİ ALMAK

HAREKETSİZLİK

HUZURSUZLUK

OLUMSUZ DÜŞÜNCE

GÜRÜLTÜLÜ ORTAMDA YAŞAM

SÜREKLİ SOMURTMA, KİBİR

AŞAĞILANMA, ALINGANLIK

DÜŞMANLIK

UMUTSUZLUK

YALNIZLIK, İHANETE UĞRAMAK

SIKINTILARI PAYLAŞMAYIP İÇE ATMAK…..Alkali-Asit dengesinin bozulması:

•Vücudun mineral ve diğer besileri alma kapasitesini düşürür
•Hücrelerdeki enerji üretimini olumsuz etkiler
•Hasarlı hücrelerin onarılması kapasitesi yeteneğini düşürür
•Vücudun detoks yeteneğini azaltır
•Vücudu bitkin ve hastalıklara açık hale getirir

http://www.yorumla.net/saglik/469638-asit-ve-alkali-yiyecek-nedir.html
ASİT VE ALKALİ YİYECEK NEDİR?

Asit ve alkalik yiyecekler konusu karışık bir konu çünkü yemek söz konusu olunca bu kelimeleri kullanmanın birkaç yolu var.

Asitli, asidik, alkalik, bazik yiyecekler:

Yemek kimyası kitaplarında her yiyeceğin "pH değeri" denen bir değeri var. pH , bir sıvının veya maddenin ne kadar asidik veya alkalik olduğunu ölçmek için yaratılmış özel bir skala. Okul yıllarından hepimiz kimya dersinden bu kavramı biliriz. 7.0 nötr olmak üzere 0 (en asidik) ilâ 14 (en alkalik) arasında değişiyor. Yani 0'dan 7'ye yaklaştıkça yiyecek daha az asidik veya 14'ten 7'ye yaklaştıkça daha az alkalik oluyor.

Örneğin, misket limonunun oldukça düşük bir pH değeri var, 2.0 ve pH skalasına göre oldukça asidik. Limonlar 2.2 pH ile biraz daha az asidik. Yumurta beyazı pek asitli değil ve değeri 8.0 pH. Etler de 7.0 civarında pH ile asidik değiller.Sebzelerin çoğu pH aralığının ortasında bir yerdeler. Örneğin kuşkonmazın ph'ı 5.6, tatlı patateslerinki 5.4, salatalığınki 5.1, havuçlarınki 5.0, bezelyeninki 6.2, mısırınki 6.3. Domatesin pH skalasındaki yeri sebzeler arasında en altta, pH'ları 4.0 – 4.6 arasında değişiyor. Bu aralık pH değeri 3.9 olan armutlardan ve 3.5 olan şeftaliden veya 3.4 olan çilekten veya 2.9 olan eriklerden daha yüksek (daha az asidik).

Asit-kül, alkalik-kül yiyecekler:

Yiyeceğin asiditesinden bahsetmenin bir başka yolu da yiyeceğin kendisinin asiditesini değil de yiyecek yendiği zaman vücudun asiditesini ölçmektir. Bir başka deyişle bu ikinci perspektiften bir yiyecek asidik olarak adlandırılmaz, asit oluşturucu olarak adlandırılır da denilebilir.

Bu "asit oluşturucu" kavramına benzer olarak, "asit-kül, alkalik-kül" kavramı vardır. Bu kavrama göre yiyecek vücutta kimyasal olarak parçalanmaz, geride bir kül kalıntısı bırakarak yakılır ve bu kül kalıntısı daha sonra mineral içeriği için ölçülür. Asit-kül yiyecekler geride klorür, fosfor veya sülfür konsantrasyonu yüksek kalıntı bırakan yiyeceklerdir. Bu yiyeceklere "asit-kül" denir çünkü klorür, fosfor ve sülfür vücutta asit yapmak için kullanılan minerallerdir.

Alkalik-kül yiyecekler geride magnezyum, kalsiyum ve potasyum konsantrasyonu yüksek kül bırakan yiyeceklerdir. Bu yiyeceklere "alkalik-kül" denir çünkü bu mineraller vücutta alkalik bileşikler (bunlara baz denir) oluşturmada kullanılır (magnezyum hidroksit, kalsiyum hidroksit, potasyum hidroksit dahil olmak üzere).

Dengeli beslenmeyi önemseyin:

Yiyeceğin asiditesini ölçen asit-kül modeli elbette ki yaşayan bir insan için olan şey değil. Biz yemeğimizi yakmıyoruz ve biz yedikten sonra tek kalan kül değil. Aslında asit oluşturan yiyecekler kavramı pH kavramından çok daha karmaşık. Bir yiyeceğin ne kadar iyi sindirildiği ne derecede asit oluşturup oluşturmadığını etkileyebilir. Birçok yiyeceğin bileşiminde normalde sindirim sırasında değiştirilebilecek önceden oluşmuş asitler vardır. Ancak sorunlu sindirimi olan bir kişide bu asitler değiştirilemeyebilir ve yiyeceğin asit oluşturucu özellikleri artabilir.

Yeterli ve dengeli beslenmek, yediklerinizi aktif bir yaşam ve düzenli egzersizle dengelemek en doğru yaşam şekli. Bu sebeple yeterli ve dengeli beslenme prensibinden vazgeçmeyin. Özellikle zayıflama hedefiyle tek besin veya düşük kalorili şok diyetler gibi metabolizmanızda kalıcı hasarlar bırakacak dengesiz diyetleri lütfen yapmayın.

Uykuyu olumlu etkileyen besinler:

Araştırmacılar beyindeki seratonin işlevinin de uyku düzenini iyileştirdiğini düşünüyor. Uyku anormallikleri sıklıkla yetersiz beyin serotonin aktivitesine bağlanıyor. Serotonin ve melatonin hormonları iyi bir uyku için önemlidir. Serotonini olumlu etkileyen besinler uyku problemi olanlar için çözüm oluşturabilir.Örneğin;

Muz: Serotonine olan etkisi dışında magnezyum içerdiği için kaslarınızı gevşetip sizi rahatlatır. Strese karşı koruyucudur, içindeki potasyum da kalp sağlığı ve tansiyon için önemlidir.
Ilık süt: Çocukluğunuzu hatırlayabilirsiniz ama işe yarıyor içine bal karıştımak bu etkiyi güçlendirebilir.
Papatya çayı: Uyumadan bir saat önce içeceğiniz papatya çayı huzurlu bir uykuyu olumlu etkileyebilir.
Keten tohumu veya ceviz: Omega 3 depresyona karşı ve strese karşı etkilidir. Rahatlatarak gece daha rahat uyutur.
Yulaf unu: Melatonin açısından olumlu olduğu düşünülüyor süt ve bal ile karıştırmayı deneyebilirsiniz.

TEŞEKKÜRLER MİKAİL GİYİK…

25 Mart 2016 Cuma

Kurumlar vergisi beyanname düzenleme notları – Vergi ve Kanunlar

2016 YILINDA ASGARİ ÜCRETTEN EMEKLİ MAAŞI NE KADAR? – Vergi ve Kanunlar



http://www.vergivekanunlar.com/2016-yilinda-asgari-ucretten-emekli-maasi-ne-kadar/




S.M - DENİZ BEKTAŞ
TEL: 0 505 823 00 49
TEL: 0 555 800 35 36
FAX:0 232 445 00 41
ADRES: Gazi Bulvarı No:86 K:3 D:304
            Çankaya - İZMİR


ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ =}  BLOG1:Sosyal Güvenlik (SGK) Mesleki Paylaşım Platformu
                                                 BLOG 2: VERGİ, SGK VE KANUN HABERLERİ 
                                                 VE YENİ SİTEM http://www.vergivekanunlar.com/



30 Haziran’da sağlık hizmeti bitiyor

30 Haziran'da sağlık hizmeti bitiyor

Prim affından yararlanamayan 4.6 milyon kişi 30 Haziran 2016 tarihinden sonra sağlık hizmeti alamayacak


 Genel Sağlık Sigortası'nda (GSS) devlet ile vatandaş arasındaki barış gene yarım kalacak. TBMM'ye sunulan torba yasa tasarısıyla 25 yaşın altındaki 2.3 milyon kişinin GSS prim borçları silinecek. Ancak, büyük bir kısmı okulunu bitirdikten sonra işe giremeyenlerden oluşan 4.6 milyon kişi ise Sosyal Güvenlik Kurumu'na (SGK) borçlu kalmaya devam edecek. Bu kişiler, haziran ayından sonra sağlık hizmetlerinden yararlanamayacaklar.
 GSS 1 Ocak 2012 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu tarihten sonra herkes GSS'li oldu. Gelirinin olmadığını gelir testi ile belgeleyenlerin primlerini devlet ödedi. Fakat gelir testinden haberdar olmayanlar ise en yüksek (şu an için aylık 395 lira) prim üzerinden binlerce lira borçlu durumuna düştüklerini hastalanıp hastaneye gittiklerinde tesadüfen öğrendiler. Bunların çoğu da lise veya üniversite öğrenimlerini tamamladıktan sonra işe giremeyen kişilerden oluşuyor.

 BUNU YAPANIN 1 YILLIK MAAŞI FON'DAN! BUNU YAPANIN 1 YILLIK MAAŞI FON'DAN!
 AF 2.3 MİLYON KİŞİYE YARAYACAK
 Hükümet sorunu çözmek için peş peşe adımlar attı. 2014 yılında çıkarılan borçların yeniden yapılandırılmasına ilişkin torba yasaya hüküm konuldu. Gelir testine girmek koşuluyla tespit edilecek gelir seviyesi üzerinden geçmişe doğru borçları yeniden hesaplatıp ödeme kolaylığı sağlandı. Bir yıl süre tanınmasına karşın gelir testine başvuranların sayısı 500 bin dolayında kaldı.
 Geçen yılın son günlerinde çıkarılan torba yasayla da okulu bitirdikten sonra henüz iş bulamayan 517 bin dolayındaki gence iki yıl zaman kazandırıldı. Bu durumdaki gençlere, iki yıl süreyle, GSS primi ödemeden sağlık hizmetinden yararlanma hakkı getirildi.

 GSS prim borcu bulunan diğer vatandaşlara ise 30 Haziran 2016 tarihine kadar tedavi için hastaneye gittikleri takdirde borç sorgulaması yapılmayacak. Zira normalde prim borcu bulunanlar sağlık hizmetinden yararlanamıyorlar.




 1 Kasım seçimlerinden önce yapılan açıklamada, kalıcı çözüm için gençlerin GSS prim borçlarının silineceği belirtildi. TBMM'ye önceki gün sunulan torba yasa tasarısına bu konuyla ilgili tek maddelik düzenleme konuldu. Buna göre, prim affından sadece, Meclis'te görüşülecek yasanın çıktığı tarihte 25 yaşını doldurmamış olan kişiler yararlanabilecek. Bunların GSS prim borçları silinecek.
 Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, bu hafta bir yazılı soru önergesini yanıtladı. Soylu'nun önergeye verdiği yanıt, prim affına ilişkin fotoğrafın daha net görülmesini sağladı.

 Soylu'nun açıklamasına göre, GSS prim borcu olanların sayısı 6 milyon 891 bin kişiye ulaşıyor. Bunlardan 5 milyon 390 bini gelir testi yaptırmadı. Gelir testi yaptırmamış olanların borçları 10 milyar 963 milyon lirayı buluyor. Gelir testi yaptıranlar dahil edildiğinde toplam GSS prim borcu miktarı 11 milyar lirayı aşıyor.

 4.7 MİLYAR LİRASI SİLİNEBİLECEK
 25 yaşından küçük olup prim affından yararlanacak şanslıların sayısı 2 milyon 334 bin kişide kalıyor.
 25 yaş üzerinde olup GSS prim borcu bulunanların sayısı ise 4 milyon 556 bin kişiye ulaşıyor. Bunlar prim affından yararlanamayacak grubu oluşturuyor. Tasarı bu haliyle yasalaştığı takdirde devlet yine GSS prim borcu bulunan vatandaşıyla tam barışamayacak, GSS'de temiz bir sayfa açılamayacak. Toplam 11 milyar liraya ulaşan borcun 4.7 milyar liralık kısmı silinecek, geri kalan 4.6 milyon kişiye ait 6.3 milyar liralık borç ise artmaya devam edecek.

 30 HAZİRAN'DA SAĞLIK HİZMETİ DE BİTİYOR
 Genel Sağlık Sigortası prim borcu olup da aftan yararlanamayanlar Sağlık Bakanlığı ile devlet üniversitelerine ait hastanelerden 30 Haziran 2016 tarihine kadar ücretsiz yararlanabilecekler. Bu tarihe kadar söz konusu hastanelere gittiklerinde prim borçları olup olmadığına bakılmayacak. Ancak, prim affından yararlanamayan 4.6 milyon kişi 30 Haziran 2016 tarihinden sonra sağlık hizmeti alamayacak.

 YARIM BIRAKANIN DURUMU NE OLACAK?
 Başbakan Ahmet Davutoğlu, 27 Ekim 2015 tarihinde üniversite öğrencileriyle buluşmasında GSS prim borçlarının silineceği müjdesi verince, 2014 yılında çıkarılan torba yasaya göre gelir testine girip borcunu yeniden yapılandırmış olanlar taksit ödemelerini bıraktılar. Bunlardan 25 yaşın altındakiler, ödemeyi bırakmakla kazançlı çıktılar. Fakat, 25 yaşın üzerinde bulunanlar aftan yararlanamayacakları gibi daha önce elde etmiş oldukları yeniden yapılandırma haklarını da kaybettiler. Bu kişilerin durumunun dikkate alınması gerekiyor.

 PRİM LİMİTLERİ AYNI KALDI
 Hanede kişi başına aylık geliri 549 liranın altında olanların primini devlet karşılayacak. Kişi başına gelir 546 TL ile bin 647 TL arasında olanlardan 65.52 TL; bin 647 TL ile 3 bin 294 TL arasında olanlardan 197.64 TL; 3 bin 294 TL'den fazla olanlardan ve gelir testi yaptırmayanlardan ise 395.28 TL aylık prim alınacak.

 MAHSUP HAKKI DA TANINMADI
 Af veya yeniden yapılandırmalarda genel kural olarak geçmişte ödeme yapmış olanlar için en azından "mahsuplaşma" olanağı veriliyordu. Bu tasarıda GSS prim borçlarının bir kısmını ödemiş olanlar için iade veya mahsup hakkı da tanınmadı.

 İŞİ ÜÇ KEZ REDDEDENE YARDIM YOK
 Devletten sosyal yardım alıp da çalışır durumda olan kişileri işe alan işverenin yıllık prim avantajı 3 bin 63 lira olacak. İŞKUR tarafından önerilen işi üçüncü defa reddeden kişilerin sosyal yardımları ise bir yıl süreyle kesilecek.

 433 LİRALIK SINIR VAR
 Oğlu ya da kızıyla yaşayan anne babalara 65 yaş aylığı bağlanırken, hane içerisinde yaşayan kişilerin toplam gelirleri dikkate alınıyor. Kişi başına gelir 433 liradan az ise söz konusu kişilere 65 yaş aylığı bağlanıyor, yüksek ise bağlanmıyor.

 TORUN ENGELİ KALKIYOR
 Devlet 65 yaşından büyük yoksullara aylık 207 lira harçlık veriyor. Ancak, torunlardan biri bile işe girse kişi başına gelir 433 lirayı aştığı için 65 yaş aylığı kesiliyor. Tasarı yasalaştığında aynı evde yaşıyor olsalar bile çocuklarının ve torunlarının geliri dikkate alınmayacak.

 YILLIK İZİN SAYISI 3 YERİNE 5'E BÖLÜNEBİLECEK
 İşçiler yıllık izinlerini artık 3 yerine 5 parçada kullanabilecekler. Blok kullanılabilecek en uzun izin 10 yerine 6 güne kadar indirilebilecek. Böylece işçiler bayram tatilleri ile yıllık izinlerini birleştirip daha uzun izin yapabilecek.

 


AHMET KIVANÇ / TAHSİN AKÇA  / HABERTURK



ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ =}  BLOG1:Sosyal Güvenlik (SGK) Mesleki Paylaşım Platformu
                                                 BLOG 2: VERGİ, SGK VE KANUN HABERLERİ 
                                                 VE YENİ SİTEM http://www.vergivekanunlar.com/



24 Mart 2016 Perşembe

Sosyal Güvenlik Kurumu Teftişlerini Artırdı! Kurumdan İşyerinize Davet Yazısı Gelebilir!


Sosyal Güvenlik Kurumu Teftişlerini Artırdı! Kurumdan İşyerinize Davet Yazısı Gelebilir!

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun uygulanmasına yönelik hazırlanan İşveren Uygulama Tebliği 2012/Eylül döneminde yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. İşveren Uygulama Tebliği hükümleri doğrultusunda e-bildirge sisteminde değişiklik yapılmış ve aylık prim ve hizmet belgelerine meslek kodları ve meslek unvanları eklenmiştir. SGK Kasım/2012 dönemine ilişkin düzenlenen aylık prim ve hizmet belgesinden başlayarak işverenler tarafından verilecek olan aylık prim ve hizmet belgelerinde, sigortalılara ilişkin meslek kodlarının girilmesi uygulamasını başlatmıştır.

 Evet saygıdeğer okuyucular buraya kadar zaten bu uygulamayı biliyordunuz ve bu kapsamda işyerinizde çalışan işçilerinizi çalıştırdığınız görevlere istinaden uygun meslek kodlarını seçerek kuruma bildirdiniz ve bildirmeye de devam ediyorsunuz.

 Aslında Kasım 2012 yılından şimdiye kadar bu uygulama uygun zemini oluşturmaya yönelikti. Şimdi ise Sosyal Güvenlik Kurumu bu uygulamanın meyvelerini almaya hazırlanıyor. Nasıl mı? Detayı yazımızda! Dikkatli okuyunuz!!

 İşyerinde çalışan işçilerin yaptıkları işlere, işyerindeki kıdem sürelerine göre bir ücret belirlemesinin olması gerekmektedir. Aslında kurum geçmiş aylarda kayıt dışı istihdamı önleme anlamında da KADİM servisini kurmuştu. Bunların hepsi bir amaca yönelikti. Lakin işverenler bildiklerini aynen uygulamaya ve işçilerini aldıkları ücretten daha düşük ücretle beyan edip kazanç elde ettikleri sanmaya devam ettiler. Bundan sonra kurumun cezai yükümlülüklerinin ve tespitlerinin daha da hız kazanıp teftiş boyutunda uygulamaların olacağını da bu yazımızda belirtmek isterim.

 Sosyal Güvenlik Kurumu Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı Proje Geliştirme ve Risk Analizi komisyonu tarafından işverenler geçmişte bildirge ile bildirdikleri işçileri için takibe alınacaktır. Bu takipte kıstaslar belirlenirken işyerinde çalışan işçilerin ilk işe giriş tarihleri, görevleri ve meslekleri ön planda tutulacaktır. Bu değerlemeden sonra işyerlerine kurum tarafından bir yazı gönderilip şirket yetkilisi kuruma çağrılacaktır. Kuruma çağrılan işverene ilgili tespitler bildirilip gerekli düzeltmelerin yapılması için süre verilecektir. Bu süre içerisinde ilgili değişiklikler yapılmaması halinde incelemenin detaylı olarak yapılacağı belirtilecektir. Bu teftişler genellikle pastane, lokanta, mobilya, tekstil gibi sektörlerde yoğun olabileceği gibi diğer sektörlerde de meslek bazlı girişlere göre incelemeler yapılabilecektir. Sosyal Güvenlik Kurumunun Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı Proje Geliştirme Ve Risk Analizi komisyonu bu takibi yapacak ve değerlendirmeye alacaktır. Kurum tarafından gönderilen yazıda işyerinde çalışanların ad- soyad, işe giriş tarihi, görevi ve kuruma bildirilen kazançların olduğu bir tablo detayı olacaktır.

 2013/3356, Karar No: 2013/8526, Tarihi: 09.05.2013 kararında olduğu gibi 'işçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalardan, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından ve özellikle ilgili meslek odasından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmesi gerektiği' hüküm altına alınmıştır. Bu karardan yola çıkılarak görüldüğü üzere işyerinde tüm işçilerin aynı kazanç ve brütlerle bildirilmesinin kanuni olmadığı, kıdem yılına, yapılan işe göre ücret değişikliklerinin olabileceği belirtilmiştir. Yargı kararında işçinin meslek unvanının da önem arz ettiği ayrıca belirtilmiştir.

 Çalışanların prime esas kazançlarının düşük gösterilmesi veya çalışma gün sayılarının eksik gösterilmesi ya da sigortasız işçi çalıştırılması hususlarının tespiti halinde, 5510 sayılı Kanunun 86'ıncı maddesine göre eksik işçiliğe ait prim, gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte işverenden tahsil edilmekte, ayrıca Sosyal Güvenlik Müfettişleri tarafından bu işyerlerinde asgari işçilik uygulamasına gidilebilmektedir. Eksik işçiliğin tespiti halinde ayrıca 5510 sayılı Kanunun 102 nci maddesine göre de birçok idari para cezası uygulanıp teşviklerden bile bir yıl süreyle yararlanma hakkını kaybetmektedirler.

 Sonuç olarak; Sosyal Güvenlik Kurumu kazançları eksik bildirilen- bildirilme ihtimali olan işyerleri için artık gece gündüz çalışıp gerek kurumun uğramış olduğu zararları azaltma, gerekse işverenlerin işçilerini eksik kazançla beyan edip ilerleyen zamanlarda da emeklilikte düşük maaş almalarına engel olmak için çalışmalarına hız vermiş gözüküyor. İşverenlerin bu konuya önemle eğilip tez zamanda yanlış yoldan dönüp doğru ve kanuni olan uygulamayı yapmaları boyutunda buradan uyarımızı yapıyoruz ve diyoruz ki iş işten geçmiş değil!!!! Bizden uyarması!!

TANERÖZDEMİR / TANEROZDEMİR

 

http://www.tanerozdemir.com.tr/sosyal-guvenlik-kurumu-teftislerini-artirdi-kurumdan-isyerinize-davet-yazisi-gelebilir.html

ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ =}  BLOG1:Sosyal Güvenlik (SGK) Mesleki Paylaşım Platformu
                                                 BLOG 2: VERGİ, SGK VE KANUN HABERLERİ 
                                                 VE YENİ SİTEM http://www.vergivekanunlar.com/



23 Mart 2016 Çarşamba

Yıllık Gelir Vergisi Beyannamelerinin Verilme Süresinin Uzatılması:


T.C.

MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

 

 

VERGİ USUL KANUNU SİRKÜLERİ/81

 

Konusu: 2015 Takvim Yılı Yıllık Gelir Vergisi Beyannamelerinin Verilme Süresinin Uzatılması.

Tarihi : 23/03/2016

Sayısı  : VUK-81 / 2016 -2

 

1. Giriş

 

Bakanlığımıza iletilen talepler doğrultusunda, Vergi Usul Kanununun mükerrer 28 inci maddesindeki yetkiye dayanılarak; 2015 takvim yılı Yıllık Gelir Vergisi Beyannamelerinin verilme süresinin uzatılması bu sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.

 

2. Yıllık Gelir Vergisi Beyannamelerinin Verilme Süresinin Uzatılması:

 

25 Mart 2016 günü sonuna kadar verilmesi gereken 2015 takvim yılına ait Yıllık Gelir Vergisi Beyannamelerinin verilme süreleri 31 Mart 2016 Perşembe günü mesai saati bitimine kadar uzatılmıştır. Elektronik ortamda beyanname veren mükelleflerin, beyannamelerini gün sonuna kadar gönderebilmeleri mümkündür.

 

 

Duyurulur.

 

 

 

Adnan ERTÜRK

Gelir İdaresi Başkanı

 


ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ =}  BLOG1:Sosyal Güvenlik (SGK) Mesleki Paylaşım Platformu
                                       BLOG 2: VERGİ, SGK VE KANUN HABERLERİ 



Blog Arşivi

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı