31 Aralık 2011 Cumartesi

DEĞER ARTIŞ KAZANÇLARINDA İSTİSNA



.

DEĞER ARTIŞ KAZANÇLARINDA İSTİSNA

.


GVK1 nın mükerrer 80'inci maddesinde, bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazançlarının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, 2010 yılı için 7.700TL'si, 2011 yılı için 8.000 TL, 2012 yılı için 8.800.-TL' 'siniıı gelir vergisinden istisna olduğu belirtilmiştir.

.

Bu nedenle, bir takvim yılında elde edilen değer artış kazançlarının ilgili takvim yılı için belirlenen istisna tutarını aşmaması durumunda, bu kazançlar için beyanname verilmeyecek, diğer gelirler nedeniyle beyanname verilmesi durumunda da bu kazançlar beyannameye dahil edilmeyecektir.

Elde edilen değer artış kazancının ilgili yıl için belirlenen tutarı aşması durumunda da, değer artış kazancı tutarından, istisna tutarı düşülerek beyan edilecek tutara ulaşılacaktır.

Aynı takvim yılı içinde birden fazla işlem nedeniyle değer artış kazancı elde edilmesi durumunda istisna, kazançlar toplamından düşülecektir.

Ayrıca,

Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 81 'inci maddesine istinaden . aynı maddenin son fıkrasında "Mal ve hakların elden çıkarılmasında iktisap bedeli, elden çıkarılan mal ve hakların, elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında artırılarak tespit edilir.

Şıı kadar ki, bu endekslenıeııin yapılabilmesi için artış oranın % 10 veya üzerinde olması şarttır." hükmü mevcuttur.

Bu hüküm doğrultusunda endekslemede yapmak mümkündür.

vergivekanun.com

 

 

 

 

 

Ticari Kazançta Askerlik Borçlanması Nedeniyle Ödenen bağ-kur primlerinin indirimi

Ticari Kazançta Askerlik Borçlanması Nedeniyle Ödenen bağ-kur primlerinin indirimi




T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı   :B.07.1.GİB.4.06.16.01-2010-GVK-40-10-663                                                 22/08/2011
Konu : Ticari Kazançta Askerlik Borçlanması Nedeniyle Ödenen Primlerin İndirimi
İlgide kayıtlı özelge talep formunda; askerlik borçlanması nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumuna (Bağkur) yapmış olduğunuz ödemelerin ticari kazanç nedeniyle verilecek olan yıllık gelir vergisi beyannamesinde indirilip indirilemeyeceği hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde; beyan edilen gelirin % 10'unu (bireysel emeklilik sistemi dışındaki şahıs sigorta primleri için, beyan edilen gelirin % 5'ini) ve asgari ücretin yıllık tutarını aşmamak şartıyla, mükellefin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat, ölüm, kaza, hastalık, sakatlık, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta primleri ile bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı paylarının (Sigortanın veya emeklilik sözleşmesinin Türkiye'de kain ve merkezi Türkiye'de bulunan bir sigorta veya emeklilik şirketi nezdinde akdedilmiş olması, prim ve katkı tutarlarının gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olması ve ücret geliri elde edenlerin ücretlerinin safi tutarının hesaplanmasısırasında ayrıca indirilmemiş bulunması şartıyla, eşlerin veya çocukların ayrı beyanname vermeleri halinde, bunlara ait prim ve katkı payları kendi gelirlerinden indirilir) gelir vergisi matrahının tespitinde, gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek gelirlerden indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.

.

Öte yandan, 110 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği'nde; Bağ-Kur giriş keseneği ve sigorta primlerinin Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi hükmüne paralel olarak, gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olduğunun tevsik edilmesi kaydıyla, mükellefler tarafından ticari kazançları dolayısıyla verilecek yıllık beyannamede bildirilen gelirden indirilmesinin uygun bulunduğu açıklanmıştır.

.

Diğer taraftan, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun yürürlüğe girmesi ile yürürlükten kaldırılmış olup, 5510 sayılı Kanunun 41 inci maddesinin (b) bendinde; 5510 sayılı Kanuna göre sigortalı sayılanların, er veya erbaş olarak silah altında veya yedek subay okulunda geçen sürelerinin, kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları ve talep tarihinde 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt ve üst sınırları arasında olmak üzere, kendilerince belirlenecek günlük kazancın %32'si üzerinden hesaplanacak primlerini borcun tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılarak, borçlandırılan sürelerinin sigortalılıklarına sayılacağı hükmüne yer verilmiştir.

.

Aynı Kanunun 88 inci maddesinde ise; kuruma fiilen ödenmeyen prim tutarlarının, gelir ve kurumlar vergisi uygulamasında gider yazılamayacağı hüküm altına alınmıştır.

.

Yukarıda yer alan kanun hükümleri ve açıklamalar uyarınca, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 41 inci maddesi hükmüne göre askerlik borçlanması nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumuna (Bağkur) ödemiş olduğunuz prim tutarlarının, gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olduğunun tevsik edilmesi şartıyla, söz konusu primlerin fiilen ödendiği yıla ilişkin olarak verilen yıllık gelir vergisi beyannamenizde beyan edilen gelirden indirilmesi mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.



(*)    Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)  İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Vergilendirmede ilişkili kişi

 

Vergilendirmede ilişkili kişi




Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13/1. maddesinde hükme bağlandığı üzere “Kurumlar, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırılması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış” sayılmaktadır. Bu bağlamda da “Alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak” değerlendirilmektedir.

.
İlişkili kişi ise “kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi ve kurumları” ifade etmektedir. Bu bağlamda da ortakların eşleri, ortakların veya eşlerinin üstsoy ve altsoyu ile üçüncü derece dahil yansoy hısımları ve kayın hısımları da” ilişkili kişi olarak kabul edilmektedir.
Diğer yandan Türk vergi sisteminin yarattığı vergilendirme kapasitesi ile aynı düzeyde bir vergilendirme imkanı sağlayıp sağlamadığı ve bilgi değişimi hususunun göz önünde bulundurulması suretiyle Bakanlar Kurulunca ilan edilen ülkelerde veya bölgelerde bulunan kişilerle yapılmış tüm işlemler, ilişkili kişilerle yapılmış sayılmaktadır.

.
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13/1 maddesinde yer alan transfer fiyatlandırmasına paralel bir tanımlama Gelir Vergisi Kanunu’nun 41/5. maddesinde yer almaktadır. Buna göre “Teşebbüs sahibinin, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen bedel veya fiyatlar üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunması halinde, emsallere uygun bedel veya fiyatlar ile teşebbüs sahibince uygulanmış bedel veya fiyat arasındaki işletme aleyhine oluşan farklar işletmeden çekilmiş” sayılacak.

.
Teşebbüs sahibinin eşi, üstsoy ve altsoyu, üçüncü derece dahil yansoy ve kayın hısımları ile doğrudan veya dolaylı ortağı bulunduğu şirketler, bu şirketlerin ortakları, bu şirketlerin idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından kontrolü altında bulunan diğer şirketler ilişkili kişi sayılmaktadır.

.
Gelir vergisi uygulamaları açısından da imalat ve inşaat, kiralama ve kiraya verme, ödünç para alınması veya verilmesi, ücret, ikramiye ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler, her hal ve şartta mal veya hizmet alımı olarak değerlendirilecek.

.
İşletmeden çekilmiş sayılan farklar, ilişkili kişi tarafından beyan edilmiş gelir veya kurumlar vergisi matrahının hesabında dikkate alınmış ise ilişkili kişinin vergilendirilme işlemleri de buna göre düzeltilecek.
Gelir vergisi mükelleflerince imalat ve inşaat, kiralama ve kiraya verme, ödünç para alınması veya verilmesi, ücret, ikramiye ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler de her hal ve takdirde mal veya hizmet alım veya satımı olarak değerlendirilmektedir.

.
Uygulamada çeşitli nedenlerle emsallere uygunluk ilkesiyle örtüşmeyen işlemlere rastlanabilmektedir. Bu işlemler bir süredir Maliye Bakanlığı tarafından izlenmektedir.

.
Maliye Bakanlığı’nda “denetim”de yeniden yapılan yapılandırmada “transfer fiyatlandırması” kapsamına giren işlemlerin takip ve denetimine özel önem verildiği anlaşılmaktadır.

.
Bundan böyle emsaline uygun olmayan işlemlere yönelik denetimler ve bu denetimler sonucunda ortaya çıkan uyuşmazlıkların giderek artması beklenmektedir.

.
Mükelleflerin bu gelişmeleri dikkate alarak özellikle piyasa gerçekleriyle uyuşmayan işlemlerden kaçınmaları, konuya ilişkin görev üstlenen profesyonellerin ise mükellefleri bu konulara yönelik aydınlatmaları artık zorunlu hale gelmiş bulunmaktadır.

.
2011 yılı dönem sonu işlemlerinin yapılması ve sonuçlandırılması aşamasında da Gelir Vergisi Kanunu’nun 41/5. maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13. maddesinin dikkate alınması suretiyle mükelleflerin kendilerini korumaları mümkün bulunmaktadır.

.
Ülkemizin ticari yaşamında teşebbüs sahiplerinin üstsoy, altsoy ve üçüncü derece dahil yansoy beraberlikleri ve ortaklıkları dikkate alındığında ilişkili kişi işlemlerinin mevcut mevzuat açısından daha da önemli hale geldiğini kabullenmek gerekecek.

Dr. Veysi SEVİĞ
İTO Gazetesi

Taşeron nedir, ne değildir? (2)

Taşeron nedir, ne değildir? (2)



Bir işyerinde, işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren bir işin alt işverene verilmesi hâlinde, alt işverenin uzmanlığını belgelendirmesi amacıyla sözleşme kapsamındaki işe uygun; iş ekipmanı listesi, iş bitirme belgesi, operatör ve teknik eleman sertifikaları sözleşmeye eklenir.

Bu anlamda, örneğin forklift hizmetini verecek olan taşeronun ekipmanı kendisine ait olmalıdır. Ekipmanı asıl işverenden kiralamış olması da uygun olmayacaktır. Diğer yandan, taşeron firmanın ticaret unvanında birçok faaliyet alanının aynı anda bulunması, bir işi aldıktan sonra, iştigal alanı çerçevesindeki tüm işleri yapabileceği şeklinde anlaşılmamalıdır. Taşeronun yapacağı işi belirleyen, İş Kanunu ve Alt İşveren Yönetmeliği çerçevesinde belirlenecek olan iştir. Yoksa taşeron firmanın ticaret unvanının konuyla alakası bulunmamaktadır.

Bundan başka, alt işveren işçilerinin sadece asıl işverenden alınan işte çalıştırılması gerekmektedir. Alt işveren işçilerini belli dönemlerde başka işyerlerinde görevlendirmemelidir. Ayrıca, alt işveren işçilerinin işyeri bazında da sadece alınan işte çalıştırılması, asıl işverenin işçilerinin işini yapacak şekilde çalışmaması da gerekmektedir. En önemlisi de, asıl işverenin işçileriyle alt işveren işçileri yan yana aynı işi yapıyor olmamalıdırlar. Aksi durum doğrudan muvazaa olarak değerlendirilecektir.

Ayrıca, asıl işverene ait işçilerin hakları, işçinin alt işverene verilmesi suretiyle kısıtlanamayacaktır. Maddede daha önce işyerinde çalışmış olan bir işçi ile alt işveren ilişkisinin de kurulamayacağı ifade edilmiştir. Bu hüküm de, uygulamada sıkça rastlanan, işverenin bir işçisine işin bir bölümünü ihale etmiş gibi göstererek, diğer işçileri de alt işveren işçisi gibi bildirmek suretiyle kurulan bazı muvazaalı asıl işveren-alt işveren ilişkilerini önlemeye yönelik olarak getirilmiştir.

Asıl işverenle alt işveren arasındaki müteselsil sorumluluk uyarınca işçinin olası bir davayı her iki işverene de yöneltmesi imkan dahilindedir. Davacının işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl işte çalıştığı saptandığı takdirde, davacının asıl işveren işçisi olduğu kabul edilecek ve bu kez davacının olası diğer iddiası olabilecek eşit işlem borcuna aykırılık olgusu üzerinde durulacaktır. Bu durumda incelenecek hususlar davacının şirket işçileri ile aynı oranda ücret alması, buna ek olarak kıdem tazminatı, İş Kanunu md.5 uyarınca eşit davranma ilkesine aykırılık tazminatı, fark ücret, ikramiye, yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, gece mesai zammı, yakacak yardımı vb. konuların tahsili olabilecektir.

Bu bilgiler çerçevesinde, olası bir muvazaa durumunda neler olabilecektir? Tescili yapılan işyeri için yönetmelikte belirtilen belgelerde kanuna aykırılık veya muvazaa kanaatini oluşturan delillerin bulunması halinde, söz konusu belgeler gerekçesi ile birlikte incelenmek üzere bölge müdürlüğünce iş teftiş grup başkanlığına intikal ettirilir.

Önemle belirtmek gerekir ki, muvazaanın incelenmesinde özellikle;

a) Alt işverene verilen işin, işyerinde asıl işveren tarafından yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin asıl işin yardımcı işlerinden olup olmadığı,
b) Alt işverene verilen işin işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olup olmadığı,
c) Alt işverenin daha önce o işyerinde çalıştırılan bir kişi olup olmadığı,
ç) Alt işverenin işe uygun yeterli ekipman ile tecrübeye sahip olup olmadığı,
d) İstihdam edeceği işçilerin niteliklerinin yapılacak işe uygun olup olmadığı,
e) Alt işverene verilen işte asıl işveren adına koordinasyon ve denetimle görevlendirilenlerden başka asıl işverenin işçisinin çalışıp çalışmadığı,
f) Yapılan alt işverenlik sözleşmesinin iş hukukunun öngördüğü kamusal yükümlülüklerden kaçınmayı amaçlayıp amaçlamadığı,
g) Yapılan alt işverenlik sözleşmesinin işçilerin iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi yahut mevzuattan kaynaklanan bireysel veya kolektif haklarını kısıtlamaya ya da ortadan kaldırmaya yönelik yapılıp yapılmadığı hususları göz önünde bulundurulur.

Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin iş müfettişlerince incelenmesi sonucunda muvazaanın tespitine ilişkin gerekçeli müfettiş raporu bölge müdürlüğünce işverenlere tebliğ edilir. Tebliğ tarihinden itibaren 6 işgünü içinde işverenlerce yetkili iş mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir. Rapora 6 işgünü içinde itiraz edilmemiş veya mahkeme muvazaanın tespitini onamış ise tescil işlemi bölge müdürlüğünce iptal edilir ve alt işveren işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçileri sayılır. İş müfettişinin muvazaalı işlemi tespit etmesi durumunda; itiraz süresinin geçmesi ya da mahkeme kararı ile muvazaanın onanması hâlinde asıl işveren ve alt işveren veya vekillerine idari para cezası uygulanır.

SERKAN ODAMAN
Gözlem Gazetesi

Gerçeğe uygun değer ölçümü

Gerçeğe uygun değer ölçümü


Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu (UMSK) geçtiğimiz aylarda çok beklenen UFRS 13 "Gerçeğe Uygun Değerin Ölçülmesi Standardını" yayınlamıştır.

Bu standart UFRS'ye uygun hazırlanan finansal tablolarda gerçeğe uygun değer ölçümünün kapsamında herhangi bir değişiklik yapmaksızın, UFRS kapsamında gerçeğe uygun değerin ölçümü ve yapılacak açıklamalar ile ilgili tek bir çerçeve sunmaktadır.

Bu çalışmanın sonucunda UFRS ile ABD Genel Kabul Görmüş Muhasebe Standartları arasında ortak bir gerçeğe uygun değer tanımı ve anlayışı geliştirilmiştir.

UFRS 13'ün yayımından önce, gerçeğe uygun değere ilişkin ölçüm ve açıklama gerekleri çeşitli standartlara yayılmış ve çoğu zaman net bir ölçüm ve açıklama hedefi belirtmiyordu. Bu standart UFRS ile ABD Genel Kabul Görmüş Standartların yakınsaması hedefine paralel, gerçeğe uygun değer açıklamalarına verilen önemi vurgulamak, finansal tablolarda şeffaflılığı sağlamak, gerçeğe uygun değer ölçüm amaçlarını açıklamak ve gerçeğe uygun değer ölçümlerindeki karışıklığı bir miktar azaltmak için geliştirilmiştir.

UFRS 13, bir varlığın gerçeğe uygun değerini, ölçüm tarihinde piyasa katılımcıları tarafından gerçekleştirilecek ve piyasada oluşan koşullara bağlı olarak varlığın satışı durumunda elde edilecek tutar olarak tanımlamaktadır.

Bir borcun gerçeğe uygun değerini ise, ölçüm tarihinde piyasa katılımcıları tarafından gerçekleştirilecek usulüne uygun işlem neticesinde borçla ilgili yükümlülüğün devredilmesi edilmesi halinde ödenecek tutar olarak tanımlamaktadır. Her iki durumda, gerçeğe uygun değer ölçümünde piyasa katılımcıları tarafından gerçekleştirilen işlemin gerçekleştirildiği piyasanın, ilgili varlık veya borç için temel veya en avantajlı piyasa olduğu ve piyasa katılımcılarının birbirinden bağımsız, satış işlemiyle ilgili olarak bilgili ve istekli oldukları varsayılmaktadır.

Bu standarda göre gerçeğe uygun değer ölçümü, pazar yaklaşımı, gelir yaklaşımı veya maliyet yaklaşımı modelleri ile tutarlı bir şekilde bir veya birden daha fazla değerleme tekniğinin kullanılmasını gerektirir. Pazar yaklaşımı, aynı veya benzer varlık ve borçları içeren piyasa işlemleri sonucunda ortaya çıkan fiyat ve diğer gerekli bilgilerin kullanımına dayanır. Örneğin, halka açık hisselerin borsalarda kote edilen fiyatlar, borç senedi ve vadeli işlemler veya piyasa faiz oranı gibi. Gelir yaklaşımı modeli gelecekteki nakit akımlar ile gelir ve giderlerden yola çıkılarak bir değere ulaşılmasına dayanır. İndirgenmiş (iskonto edilmiş) nakit akış ve opsiyon fiyatlama modelleri gelir yaklaşımına dayalıdır. Maliyet yaklaşımı, bir varlığın hizmet kapasitesini yenilemek için tahmin edilen cari yerine koyma maliyetini yansıtır.

UFRS, seçilen değerleme teknikleri uygulanırken, geçerli gözlemlenebilir girdilerin (1. ve 2. Seviye girdi olarak tanımlanan) kullanımının tercih edilmesini, buna mukabil kolaylıkla gözlemlenemeyen girdilerin (3. seviye girdiler olarak tanımlanan) kullanımına ise görece nadiren başvurulmasını gerektirir.

1. Seviye girdiler aynı veya benzer varlık veya borçlar için aktif bir piyasada işlem gören düzeltilmemiş kote edilmiş fiyatlardır. 2. seviye girdiler varlık veya borçlar için doğrudan veya dolaylı olarak gözlemlenebilir diğer girdilerdir. 3. seviye girdiler gözlemlenemez ve 1. ve 2. seviye girdilerin var olmaması durumunda kullanılır.

Ancak işletme birleşmeleri ya da varlık ve borçların takası gibi durumlar bunların kullanımını gerektirir. 3. seviye girdiler likit bir aktif piyasanın mevcut olmadığı durumlarda kullanılır ve sübjektivite içerir. Gerçeğe uygun değer metodu ne kadar gerçek fiyatlardan uzaklaşırsa, değerleme o kadar volatilite içerir. UFRS 13 Standardı finansal tabloların hazırlanma tarihi itibariyle tüm etkilenen finansal varlık ve yükümlülüklerin gerçeğe uygun değerlerinin raporlanmasını, kullanılan girdi seviyesini ve ölçümde kullanılan değerleme tekniklerinin açıklanmasını gerektirir. Örneğin artık aktif bir piyasada işlem görmeyen tahviller 1.seviye girdiler yerine daha fazla sübjektivite içeren 3. seviye girdiler kullanılarak ölçülecektir. Bu şekilde işletmelere sahip oldukları varlıkların değerini ölçebilme alternatifi getirilmiş olmaktadır. Bunun dışında bu seviye kategorileri arasında yapılacak transferler hakkında da gerekli bilgiler finansal tablolarda verilmelidir. Aşağıda farklı seviye girdilerine dayalı olarak belirlenen gerçeğe uygun değer ölçümlerinden örnekler verilmektedir.

Örnek uygulamalar: Sahip olunan hisselerin değerlemesi Örneğin bir şirket elindeki halka açık olan A işletmesine ait 10 bin adet hisse senedinin gerçeğe uygun değerini bu hisselerin aktif olarak işlem gördüğü borsada açıklanan fiyatlarını kullanarak tespit edecektir. Bu iğer bir deyişle, 1. seviye girdilere dayalı pazar yaklaşımı modelidir. Hisselerin gerçeğe uygun değeri ilgili menkul kıymetler borsasına kote edilmiş hisse senedinin ölçüm günündeki değeridir. Bu değerleme yöntemi UFRS 9 "Finansal Araçlar Standardı" ile de uyumludur. Benzer yaklaşım, A işletmesi (hisse senedini çıkaran) tarafından bir işletme birleşmesine taraf olunmasında (UFRS 3 İşletme Birleşmeleri) veya bir borcun kapatılmasında (UFRYK 19 Finansal Yükümlülüklerin Özkaynak Araçları Kullanılarak Ödenmesi) bu hisselerin gerçeğe uygun değerinin ölçümünde kullanılacaktır.

Aynı prensip aktif bir piyasada kote edilmiş borç tahvilleri için de uygulanır. Ancak kote edilmemiş bir borç tahvilinin gerçeğe uygun değerinin belirlenmesi bir gelir yaklaşımının uygulanmasını gerektirebilir. Bu durumda, benzer borçlanma araçları için 2. seviye girdi olarak kabul edilen piyasa faiz oranının kullanıldığı indirgenmiş nakit akış modeli ve 2. ve 3. seviye girdi olarak kabul edilen işletmeye has kredi risk derecesine göre düzeltilmiş piyasa kredi marjı bilgileri kullanılarak gerçeğe uygun değer tespiti yapılacaktır.

Aynı yaklaşım finansal aracın ilgili ölçüm gününde finansal aracı bulunduran (UFRS 9 kapsamında ölçüm veya UFRS 7, Finansal Araçlar: Açıklamalar) ile ihraç eden (UFRS 7 açıklamaları ve eğer gerekliyse UFRS 9 ya da UFRS 3 ölçümü) tarafından da kullanılabilir.

Örnek uygulama: Yatırım amaçlı gayrimenkuller
Yatırım amaçlı gayrimenkullerin gerçeğe uygun değer ölçümü çoğu zaman gelir yaklaşımı ile birlikte gerekli durumlarda 2. seviye girdilerin (benzer gayrimenkuller için cari piyasa kira bedelleri ile piyasa faiz oranı getirileri) kullanımını gerektirecektir. Girdilerde, gayrimenkulün lokasyonu, durumu ve piyasa katılımcılarının göz önünde bulundurabileceği diğer faktörleri de yansıtmak amacıyla düzeltime yapmak gerekebilir.

Ortaya çıkan gerçeğe uygun değer UMS 40 "Yatırım Amaçlı Gayrimenkuller" gerçeğe uygun değer modeline göre yapılacak ölçüm ile ve UMS 40 maliyet modelinde yapılması gerekli açıklamalarda kullanılabilir. Benzer bir yaklaşım sahibi tarafından kullanılan gayrimenkullerin UMS 16 Maddi Duran Varlıklar Standardı yeniden değerleme modeline uygun olarak gerçeğe uygun değerinin ölçülmesi, gayrimenkullerin ayni varlıklar (UMS 16) ile takasında, bir işletme birleşmesinde gayrimenkul edinimi (UFRS 3) veya gayrimenkulün hissedarlara dağıtımında (UFRYK 17 Parasal Olmayan Varlıkların Hissedarlara Dağıtımı) gerçeğe uygun değerinin ölçülmesi amacıyla kullanılabilir.

Maddi olmayan duran varlıkların ölçümünde de aynı prensipler geçerli olacaktır. Bu konuda, pazar yaklaşımı ve 1. Seviye girdilerin kullanımı çok nadirdir. Örneğin bir işletme birleşmesinde edinilen müşteri sözleşmeleri ve müşteri ilişkilerinin gerçeğe uygun değeri, gelir yaklaşımına dayalı çok dönemli fazla kazanç yöntemi kullanılması suretiyle ölçülebilir.

Marka ve patent gibi diğer maddi olmayan varlıkların gerçeğe uygun değerleri bir gelir yaklaşımı olan royaltiden kurtarma modeli kullanılarak ölçülebilir. Bu model UMS 38 Maddi Olmayan Duran Varlıklar yeniden değerleme modeline göre gerçeğe uygun değerlerin ölçülmesinde kullanılamaz, ancak işletme birleşmelerinde edinilen varlıklarda ve değer düşüklüğü testlerinde kullanılmalıdır.

Sonuç
UFRS 13 Standardı 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren geleceğe yönelik olarak uygulanacaktır. Ancak dileyen işletmeler daha önceden bu standardı uygulayabilir. UFRS 13 bir varlık, yükümlülük veya özsermaye aracının ne zaman veya hangi hallerde gerçeğe uygun değerden ölçüleceği belirtmekten ziyade, başka bir UFRS standardınca gerçeğe uygun değer ölçümü veya açıklaması yapılması gerekli olduğu hallerde UFRS 13'ün ölçüm ve açıklama gereklerine ilişkin önemli mesajlar içermektedir.

Jale AKKAŞ / Grant Thornton Denetim Hizmetleri Ortağı
Jale.akkaş@gtturkey.com
DÜNYA

Gerçeğe uygun değer ölçümü

 

Gerçeğe uygun değer ölçümü



Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu (UMSK) geçtiğimiz aylarda çok beklenen UFRS 13 "Gerçeğe Uygun Değerin Ölçülmesi Standardını" yayınlamıştır.

Bu standart UFRS'ye uygun hazırlanan finansal tablolarda gerçeğe uygun değer ölçümünün kapsamında herhangi bir değişiklik yapmaksızın, UFRS kapsamında gerçeğe uygun değerin ölçümü ve yapılacak açıklamalar ile ilgili tek bir çerçeve sunmaktadır.

Bu çalışmanın sonucunda UFRS ile ABD Genel Kabul Görmüş Muhasebe Standartları arasında ortak bir gerçeğe uygun değer tanımı ve anlayışı geliştirilmiştir.

UFRS 13'ün yayımından önce, gerçeğe uygun değere ilişkin ölçüm ve açıklama gerekleri çeşitli standartlara yayılmış ve çoğu zaman net bir ölçüm ve açıklama hedefi belirtmiyordu. Bu standart UFRS ile ABD Genel Kabul Görmüş Standartların yakınsaması hedefine paralel, gerçeğe uygun değer açıklamalarına verilen önemi vurgulamak, finansal tablolarda şeffaflılığı sağlamak, gerçeğe uygun değer ölçüm amaçlarını açıklamak ve gerçeğe uygun değer ölçümlerindeki karışıklığı bir miktar azaltmak için geliştirilmiştir.

UFRS 13, bir varlığın gerçeğe uygun değerini, ölçüm tarihinde piyasa katılımcıları tarafından gerçekleştirilecek ve piyasada oluşan koşullara bağlı olarak varlığın satışı durumunda elde edilecek tutar olarak tanımlamaktadır.

Bir borcun gerçeğe uygun değerini ise, ölçüm tarihinde piyasa katılımcıları tarafından gerçekleştirilecek usulüne uygun işlem neticesinde borçla ilgili yükümlülüğün devredilmesi edilmesi halinde ödenecek tutar olarak tanımlamaktadır. Her iki durumda, gerçeğe uygun değer ölçümünde piyasa katılımcıları tarafından gerçekleştirilen işlemin gerçekleştirildiği piyasanın, ilgili varlık veya borç için temel veya en avantajlı piyasa olduğu ve piyasa katılımcılarının birbirinden bağımsız, satış işlemiyle ilgili olarak bilgili ve istekli oldukları varsayılmaktadır.

Bu standarda göre gerçeğe uygun değer ölçümü, pazar yaklaşımı, gelir yaklaşımı veya maliyet yaklaşımı modelleri ile tutarlı bir şekilde bir veya birden daha fazla değerleme tekniğinin kullanılmasını gerektirir. Pazar yaklaşımı, aynı veya benzer varlık ve borçları içeren piyasa işlemleri sonucunda ortaya çıkan fiyat ve diğer gerekli bilgilerin kullanımına dayanır. Örneğin, halka açık hisselerin borsalarda kote edilen fiyatlar, borç senedi ve vadeli işlemler veya piyasa faiz oranı gibi. Gelir yaklaşımı modeli gelecekteki nakit akımlar ile gelir ve giderlerden yola çıkılarak bir değere ulaşılmasına dayanır. İndirgenmiş (iskonto edilmiş) nakit akış ve opsiyon fiyatlama modelleri gelir yaklaşımına dayalıdır. Maliyet yaklaşımı, bir varlığın hizmet kapasitesini yenilemek için tahmin edilen cari yerine koyma maliyetini yansıtır.

UFRS, seçilen değerleme teknikleri uygulanırken, geçerli gözlemlenebilir girdilerin (1. ve 2. Seviye girdi olarak tanımlanan) kullanımının tercih edilmesini, buna mukabil kolaylıkla gözlemlenemeyen girdilerin (3. seviye girdiler olarak tanımlanan) kullanımına ise görece nadiren başvurulmasını gerektirir.

1. Seviye girdiler aynı veya benzer varlık veya borçlar için aktif bir piyasada işlem gören düzeltilmemiş kote edilmiş fiyatlardır. 2. seviye girdiler varlık veya borçlar için doğrudan veya dolaylı olarak gözlemlenebilir diğer girdilerdir. 3. seviye girdiler gözlemlenemez ve 1. ve 2. seviye girdilerin var olmaması durumunda kullanılır.

Ancak işletme birleşmeleri ya da varlık ve borçların takası gibi durumlar bunların kullanımını gerektirir. 3. seviye girdiler likit bir aktif piyasanın mevcut olmadığı durumlarda kullanılır ve sübjektivite içerir. Gerçeğe uygun değer metodu ne kadar gerçek fiyatlardan uzaklaşırsa, değerleme o kadar volatilite içerir. UFRS 13 Standardı finansal tabloların hazırlanma tarihi itibariyle tüm etkilenen finansal varlık ve yükümlülüklerin gerçeğe uygun değerlerinin raporlanmasını, kullanılan girdi seviyesini ve ölçümde kullanılan değerleme tekniklerinin açıklanmasını gerektirir. Örneğin artık aktif bir piyasada işlem görmeyen tahviller 1.seviye girdiler yerine daha fazla sübjektivite içeren 3. seviye girdiler kullanılarak ölçülecektir. Bu şekilde işletmelere sahip oldukları varlıkların değerini ölçebilme alternatifi getirilmiş olmaktadır. Bunun dışında bu seviye kategorileri arasında yapılacak transferler hakkında da gerekli bilgiler finansal tablolarda verilmelidir. Aşağıda farklı seviye girdilerine dayalı olarak belirlenen gerçeğe uygun değer ölçümlerinden örnekler verilmektedir.

Örnek uygulamalar: Sahip olunan hisselerin değerlemesi Örneğin bir şirket elindeki halka açık olan A işletmesine ait 10 bin adet hisse senedinin gerçeğe uygun değerini bu hisselerin aktif olarak işlem gördüğü borsada açıklanan fiyatlarını kullanarak tespit edecektir. Bu iğer bir deyişle, 1. seviye girdilere dayalı pazar yaklaşımı modelidir. Hisselerin gerçeğe uygun değeri ilgili menkul kıymetler borsasına kote edilmiş hisse senedinin ölçüm günündeki değeridir. Bu değerleme yöntemi UFRS 9 "Finansal Araçlar Standardı" ile de uyumludur. Benzer yaklaşım, A işletmesi (hisse senedini çıkaran) tarafından bir işletme birleşmesine taraf olunmasında (UFRS 3 İşletme Birleşmeleri) veya bir borcun kapatılmasında (UFRYK 19 Finansal Yükümlülüklerin Özkaynak Araçları Kullanılarak Ödenmesi) bu hisselerin gerçeğe uygun değerinin ölçümünde kullanılacaktır.

Aynı prensip aktif bir piyasada kote edilmiş borç tahvilleri için de uygulanır. Ancak kote edilmemiş bir borç tahvilinin gerçeğe uygun değerinin belirlenmesi bir gelir yaklaşımının uygulanmasını gerektirebilir. Bu durumda, benzer borçlanma araçları için 2. seviye girdi olarak kabul edilen piyasa faiz oranının kullanıldığı indirgenmiş nakit akış modeli ve 2. ve 3. seviye girdi olarak kabul edilen işletmeye has kredi risk derecesine göre düzeltilmiş piyasa kredi marjı bilgileri kullanılarak gerçeğe uygun değer tespiti yapılacaktır.

Aynı yaklaşım finansal aracın ilgili ölçüm gününde finansal aracı bulunduran (UFRS 9 kapsamında ölçüm veya UFRS 7, Finansal Araçlar: Açıklamalar) ile ihraç eden (UFRS 7 açıklamaları ve eğer gerekliyse UFRS 9 ya da UFRS 3 ölçümü) tarafından da kullanılabilir.

Örnek uygulama: Yatırım amaçlı gayrimenkuller
Yatırım amaçlı gayrimenkullerin gerçeğe uygun değer ölçümü çoğu zaman gelir yaklaşımı ile birlikte gerekli durumlarda 2. seviye girdilerin (benzer gayrimenkuller için cari piyasa kira bedelleri ile piyasa faiz oranı getirileri) kullanımını gerektirecektir. Girdilerde, gayrimenkulün lokasyonu, durumu ve piyasa katılımcılarının göz önünde bulundurabileceği diğer faktörleri de yansıtmak amacıyla düzeltime yapmak gerekebilir.

Ortaya çıkan gerçeğe uygun değer UMS 40 "Yatırım Amaçlı Gayrimenkuller" gerçeğe uygun değer modeline göre yapılacak ölçüm ile ve UMS 40 maliyet modelinde yapılması gerekli açıklamalarda kullanılabilir. Benzer bir yaklaşım sahibi tarafından kullanılan gayrimenkullerin UMS 16 Maddi Duran Varlıklar Standardı yeniden değerleme modeline uygun olarak gerçeğe uygun değerinin ölçülmesi, gayrimenkullerin ayni varlıklar (UMS 16) ile takasında, bir işletme birleşmesinde gayrimenkul edinimi (UFRS 3) veya gayrimenkulün hissedarlara dağıtımında (UFRYK 17 Parasal Olmayan Varlıkların Hissedarlara Dağıtımı) gerçeğe uygun değerinin ölçülmesi amacıyla kullanılabilir.

Maddi olmayan duran varlıkların ölçümünde de aynı prensipler geçerli olacaktır. Bu konuda, pazar yaklaşımı ve 1. Seviye girdilerin kullanımı çok nadirdir. Örneğin bir işletme birleşmesinde edinilen müşteri sözleşmeleri ve müşteri ilişkilerinin gerçeğe uygun değeri, gelir yaklaşımına dayalı çok dönemli fazla kazanç yöntemi kullanılması suretiyle ölçülebilir.

Marka ve patent gibi diğer maddi olmayan varlıkların gerçeğe uygun değerleri bir gelir yaklaşımı olan royaltiden kurtarma modeli kullanılarak ölçülebilir. Bu model UMS 38 Maddi Olmayan Duran Varlıklar yeniden değerleme modeline göre gerçeğe uygun değerlerin ölçülmesinde kullanılamaz, ancak işletme birleşmelerinde edinilen varlıklarda ve değer düşüklüğü testlerinde kullanılmalıdır.

Sonuç
UFRS 13 Standardı 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren geleceğe yönelik olarak uygulanacaktır. Ancak dileyen işletmeler daha önceden bu standardı uygulayabilir. UFRS 13 bir varlık, yükümlülük veya özsermaye aracının ne zaman veya hangi hallerde gerçeğe uygun değerden ölçüleceği belirtmekten ziyade, başka bir UFRS standardınca gerçeğe uygun değer ölçümü veya açıklaması yapılması gerekli olduğu hallerde UFRS 13'ün ölçüm ve açıklama gereklerine ilişkin önemli mesajlar içermektedir.

Jale AKKAŞ / Grant Thornton Denetim Hizmetleri Ortağı
Jale.akkaş@gtturkey.com
DÜNYA

Cumhurbaşkanı yüzde 670 zam olmaz yüzde 416 yeter dedi/ALİ TEZEL

 

Cumhurbaşkanı yüzde 670 zam olmaz yüzde 416 yeter dedi

 

Cumhurbaşkanı milletvekilleri arasında eski yeni ayrımını kaldıran ve yeni vekillerin emekli aylığını 1200 liradan 5628 liraya çıkan kısmı onayladı, tüm vekillerin emekli aylığını 8040 liraya çıkaran kısmı ise veto etti… Hükümet de asgari ücretliye yüzde 6 yeter dedi…

 

Sosyal Güvenlik Reformu ile 1 Ekim 2008 öncesi işe giren SSK’lı, Bağ-Kur’lu, Memur ve milletvekilleri ile 1 Ekim 2008 sonrası işe girenler arasında fark yaratılmıştı. Buna göre, 1 Ekim 2008 sonrası işe girenler vekil olanlar çok düşük emekli aylığı alacaklardı. Mesela, eski memur 1000 lira yeni memur 400 lira, eski SSK’lı (ve Bağ-Kur’lu ) 900 yeni SSK’lı 297 lira, eski vekil 5628 lira yeni vekil 1200 lira emekli aylığı sahibi olacaktı.

 

TBMM genel kurulundan hiç komisyonlarda görüşülmeyen iki önerge gece yarısı geçmiş ve vekiller arasındaki eski vekil, yeni vekil ayrımını ortadan kaldıran kanun ile eski yeni fark etmez tüm vekillerin emekli aylığı 5628 olsun dediler. Vekil emekli aylığının da Cumhurbaşkanının emekli aylığına (yüzde 42’sine) endeksledir üstelik bu aylığı da vekiller kendi oylarıyla her yıl Bütçe Kanunu ile belirliyorlardı. Buna tüm partiler imza ve oy verdi.

Sonra ikinci bir önerge daha geldi ve yüzde 42 oranının yüzde 60 olmasını istediler yani 5628 lira yetmez 8040 lira olsun dediler bunu da vekiller bireysel imza ve oyları ile kabul ettiler.

Böylece yeni vekillerin emekli aylığı yüzde 670 artış ile 1200 liradan, 8040 liraya ulaştı.

 

***CUMHURBAŞKANI SADECE İKİNCİ KISMI VETO ETTİ

Cumhurbaşkanı ise vekil aylıklarını eşitleyen kısmı onayladı ama 5628’den 8040 liraya çıkaran kısmı ise veto etti. Artık eski vekil 5628 yeni vekil 1200 lira emekli aylığı alacaktı ama onaylanan yasa ile eski yeni farketmez tüm vekiller 5628 lira emekli aylığı alacak. Fakat,  eski memur yeni memur, eski SSK'lı yeni SSK'lı, eski Bağ-Kur'lu yeni Bağ-Kur'lu ayrımı ise devam ediyor.

 

***HÜKÜMET İSE ASGARİ ÜCRETLİYE YÜZDE 6 YETER DEDİ

Bu arada asgari ücret rakamları da açıklandı ve BRÜT 16 yaşını dolduranlar için ilk 6 ay 886.50 TL, ikinci 6 ay 940.50 TL. olarak açıklandı. Net ücret ise AGİ (asgari geçim indirimi) dahil, 2012 birinci dönemde 701 lira, ikinci dönemde de 740 lira oldu.

 











































































2012 ASGARİ ÜCRET HESAPLAMASI201220122011Artış OranıKümalitif Artış Oranı
Brüt886,50940,50837%5,91%12,37
SGK-İŞÇİ124,11131,67117,18
SGK-İşsizlik8,879,418,37
GV113,03119,91106,72
DV5,856,215,52
NET634,65673,30599,21%5,91%12,37
AGİ BEKAR66,4966,49
AGİ DAHİL NET701,14739,79

 

***CUMHURBAŞKANI ESKİ MEMURA İKRAMİYEYİ DE ONAYLADI

Artık milletin asgari ücretine değil de devletin tepesine bağladıkları emekli aylıkları sebebiyle devletvekili dediklerimin emekli aylığının eşitlenmesi onaylandı aynı zamanda 15 yıldan az memuriyet yapanların ikramiye ödenmemesini de onayladı.. Artık 15 yılda az memuriyet yapıp da istifa etmiş memurların ikramiyesi ödenmeyecek, dava açanlar ise davalarını devam ederek alabilecekler. Dava açmayanlar ise artık dava açsalar da alamayacak ama umarım birisi Anayasa Mahkemesine gider de yasayı yine iptal ettirir.

http://www.alitezel.com/tezel/index.php?sid=yazi&id=5096

2012 DAMGA VERGİSİ ORANLARI

DAMGA VERGİSİ KANUNU GENEL TEBLİĞİ  (SERİ NO: 55)

 








































































































































































































































(1) SAYILI TABLO


Damga Vergisine Tabi Kağıtlar


I. Akitlerle ilgili kağıtlar 
A. Belli parayı ihtiva eden kağıtlar:


  1. Mukavelenameler,  taahhütnameler ve temliknameler



(Binde 8,25)


2. Kira mukavelenameleri (Mukavele süresine göre    kira bedeli üzerinden)

(Binde 1,65)


3. Kefalet, teminat ve rehin senetleri

(Binde 8,25)


4. Tahkimnameler ve sulhnameler

(Binde 8,25)


5. Fesihnameler (Belli parayı ihtiva eden bir    kağıda taalluk edenler dahil)

(Binde 1,65)


6. (Değişik: 5766/10-b md.) (Yürürlük: 6.6.2008)     Karayolları Trafik Kanunu uyarınca kayıt ve tescil edilmiş ikinci el araçların satış ve devrine ilişkin sözleşmeler

(Binde 1,65)


B. Belli parayı ihtiva etmeyen kağıtlar:
1. Tahkimnameler

(34,50 TL)


2. Sulhnameler

(34,50 TL)


3.Turizm işletmeleri ile seyahat acentelerinin   aralarında düzenledikleri kontenjan sözleşmeleri(Belli parayı ihtiva edenler dahil)

(193,40 TL)


II. Kararlar ve mazbatalar
1. Meclislerden, resmi heyetlerden ve idari davalarla ilgili olmayarak Danıştaydan verilen mazbata, ilam ve kararlarla hakem kararları:
 a) Belli parayı ihtiva edenler

(Binde 8,25)


 b) Belli parayı ihtiva etmeyenler

(34,50 TL)


2. (Değişik : 5766/10-c md.) (Yürürlük : 6.6.2008)     İhale Kanunlarına tabi olan veya olmayan resmi daire ve kamu tüzel kişiliğini haiz kurumların her türlü ihale kararları

(Binde 4,95)


III. Ticari işlemlerde kullanılan kağıtlar
1. Ticari ve mütedavil senetler:
a) Emtia senetleri:
    aa) Makbuz senedi (Resepise)

(12,15 TL)


    ab) Rehin senedi (Varant)

(7,20 TL)


    ac) İyda senedi

(1,35 TL)


    ad) Taşıma senedi

(0,60 TL)


b) Konşimentolar

(7,20 TL)


c) Deniz ödüncü senedi

(Binde 8,25)


d) İpotekli borç senedi, irat senedi

(Binde 8,25)


2. Ticari belgeler:
a) Menşe ve Mahreç şahadetnameleri

(12,15 TL)


b) Resmi  dairelere ve bankalara ibraz edilenbilançolar ve işletme hesabı özetleri:
    ba) Bilançolar     (26,65 TL)
    bb) Gelir tabloları

(12,95 TL)


    bc) İşletme hesabı özetleri

(12,95 TL)


c) Barnameler

(1,35 TL)


d) Tasdikli manifesto nüshaları

(5,40 TL)


e) Ordinolar

(0,60 TL)


f) Gümrük idarelerine verilen özet beyan formları

(5,40 TL)


IV. Makbuzlar ve diğer kağıtlar
1. Makbuzlar:
a) Resmi daireler tarafından yapılan mal ve hizmet alımlarına ilişkin ödemeler (avans olarak yapılanlar dahil) nedeniyle, kişiler tarafından resmi dairelere verilen ve belli parayı ihtiva eden makbuz ve ibra senetleri ile bu ödemelerin resmi daireler nam ve hesabına, kişiler adına açılmış veya açılacak hesaplara nakledilmesini veya emir ve havalelerine tediyesini temin eden kağıtlar

(Binde 8,25)


b) Maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat ve benzeri her ne adla olursa olsun hizmet karşılığı alınan  paralar (Ek: 5766/10-ç md.) (Yürürlük: 6.6.2008) (avans olarak ödenenler dahil) için verilen makbuzlar ile bu paraların nakden  ödenmeyerek kişiler adına açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya tediyeyi temin eden kağıtlar

(Binde 6,6)


c) Ödünç alınan paralar için verilen makbuzlar veya bu  mahiyetteki senetler

(Binde 6,6)


d) İcra dairelerince resmi daireler namına şahıslara ödenen paralar için düzenlenen makbuzlar

(Binde 6,6)


2. Beyannameler (Bu beyannamelerin sadece bir nüshası vergiye tabidir):
a) Yabancı memleketlerden gelen posta gönderilerinin gümrüklenmesi için postanelerce gümrüklere verilen liste beyannamelerde yazılı her gönderi maddesi için

(0,60 TL)


b) Vergi beyannameleri:
ba) Yıllık gelir vergisi beyannameleri

(34,50 TL)


    bb)  Kurumlar vergisi beyannameleri

(46,10 TL)


    bc)  Katma değer vergisi beyannameleri

(22,85 TL)


    bd) Muhtasar beyannameler

(22,85 TL)


    be) Diğer vergi beyannameleri (damga vergisi beyannameleri hariç)

(22,85 TL)


c) Gümrük idarelerine verilen beyannameler

(46,10 TL)


d) Belediye ve il özel idarelerine verilen beyannameler

(17,00 TL)


e) Sosyal güvenlik kurumlarına verilen sigorta prim bildirgeleri

(17,00 TL)


f) (Ek:5838/15 md.)(Yürürlük: 28.02.2009)Elektronik ortamda birlikte verilen muhtasar beyanname ve sigorta prim bildirgesinden  sadece muhtasar beyanname için

(27,10 TL)


3. Tabloda yazılı kağıtlardan aslı 1,00 Türk Lirasından fazla maktu ve nispi vergiye tabi olanların resmi dairelere ibraz edilecek özet, suret ve tercümeleri.

(0,60 TL)




 

 

 




EMLAK VERGİSİ KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 59)

 














31 Aralık 2011 CUMARTESİ

Resmî Gazete



Sayı : 28159



TEBLİĞ


Maliye Bakanlığından:EMLAK VERGİSİ KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 59)

1. Giriş

2012 yılına ait emlak (bina, arsa ve arazi) vergi değerleri ile 2012 yılında mükellef olacakların emlak vergi değerlerinin hesabında dikkate alınacak asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerlerinin tespiti hususunda aşağıdaki açıklamaların yapılmasına gerek duyulmuştur.

2. 2011 Yılına Ait Yeniden Değerleme Oranının Tespiti

Bakanlığımızca, 2011 yılına ait uygulanacak yeniden değerleme oranı, 410 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği(1) ile % 10,26 (on virgül yirmi altı) olarak tespit ve ilan edilmiş bulunmaktadır.

3. 2012 Yılı Bina, Arsa ve Arazi Vergisi Değerleri ile Asgari Ölçüde Arsa ve Arazi Metrekare Birim Değerlerine Uygulanacak Oranın Belirlenmesi

213 sayılı Vergi Usul Kanununun(2) mükerrer 49 uncu maddesinin (b) fıkrasında, takdir komisyonlarının dört yılda bir arsalara ve araziye ait asgari ölçüde metrekare birim değerlerini takdir edecekleri hükme bağlanmıştır. Bu hüküm uyarınca 2009 yılında söz konusu takdirler yapılmıştır.

1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun(3) 9/b ve 19/b maddelerinde, bina ve arazi vergisi mükellefiyetinin, dört yılda bir yapılan takdir işlemlerinde takdir işleminin yapıldığı tarihi takip eden bütçe yılından itibaren başlayacağı hükme bağlanmıştır. Asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değer takdirleri 2009 yılında yapıldığından, bu hükümler uyarınca bina ve arazi vergisi mükellefiyeti 2010 yılından itibaren başlamış bulunmaktadır.

1319 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin ikinci fıkrasında, vergi değerinin, mükellefiyetin başlangıç yılını takip eden yıldan itibaren her yıl, bir önceki yıla ait vergi değerinin Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca aynı yıl için tespit edilen yeniden değerleme oranının yarısı nispetinde artırılması suretiyle bulunacağı; üçüncü fıkrasında da, 33 üncü maddede yer alan vergi değerini tadil eden sebeplerle (8 numaralı fıkra hariç) mükellefiyet tesisi gereken hallerde, Vergi Usul Kanununun mükerrer 49 uncu maddesinin (b) fıkrasına göre takdir komisyonlarınca belirlenen arsa ve arazi metrekare birim değerlerinin, takdir işleminin yapıldığı yılı takip eden ikinci yılın başından başlamak suretiyle her yıl, bir önceki yıl birim değerinin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre aynı yıl için tespit edilmiş bulunan yeniden değerleme oranının yarısı nispetinde artırılması suretiyle dikkate alınacağı hükme bağlanmıştır.

Öte yandan, 1319 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin beşinci fıkrasında, Bakanlar Kurulunun bu maddede belirtilen artış oranını sıfıra kadar indirmeye veya yeniden değerleme oranına kadar artırmaya yetkili olduğu hükme bağlanmış olup bu hüküm uyarınca hazırlanan 22/12/2011 tarihli ve 2011/2628 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı(4) ile emlak vergisi mükelleflerinin 2012 yılı bina, arsa ve arazi vergi değerleri ile bu yıla ait asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerlerinin hesabında uygulanacak artış oranı  %10,26 (on virgül yirmi altı) olarak tespit edilmiştir.

Ayrıca, 1319 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin dördüncü fıkrasında, vergi değerinin hesabında bin liraya kadar olan kesirlerin dikkate alınmayacağı belirtilmiştir.

2011 yılından önceki yıllarda emlak vergisi mükellefi olanların 2012 yılına ait emlak vergisinin tarh ve tahakkukunda esas alınacak vergi değerinin (matrahın) hesabı ile bina, arsa veya araziye 2011 yılında malik olunması halinde mükellefiyetin başlangıç yılı olan 2012 yılı vergi değerinin hesabı aşağıda belirtilen esaslar çerçevesinde yapılacaktır.

3.1. 2011 Yılı ve Önceki Yıllarda Mükellef Olanların 2012 Yılına Ait Emlak Vergi Değerlerinin Hesabı

Bu mükelleflerin bina, arsa ve arazilerinin 2012 yılı vergi değerleri, 2011 yılı vergi değerlerinin bu yıla ait yeniden değerleme oranı olan 10,26 (on virgül yirmi altı) oranında artırılması suretiyle bulunacak tutarlar olacaktır.

ÖRNEK 1- Mükellef (A)’nın Antalya İli, Alanya Belediyesi sınırları içindeki inşaatı 2005 yılında sona eren ve 2011 yılı vergi değeri 250.000,00 TL olan meskeninin 2012 yılı emlak vergi değeri aşağıda belirtildiği şekilde hesaplanacaktır.

 

























1


Meskenin 2011 yılına ait emlak vergi değeri250.000,00 TL

2


2011 yılına ait yeniden değerleme oranı % 10,26

3


Meskenin 2012 yılı emlak vergi değeri [1+(1x2)]275.650,00 TL

4


Bin liraya kadar olan kesirler dikkate alınmayacağından verginin tahakkukunda esas alınacak emlak vergi değeri275.000,00 TL


3.2. 2012 Yılı İtibarıyla Mükellef Olacakların Emlak Vergi Değerlerinin Tespiti

Mükellefiyeti 2012 yılında başlayanların, mükellefiyetleri ile ilgili bina, arsa ve arazi vergisi tarhiyatına esas alınacak vergi değerinin hesabında; takdir komisyonlarınca 2009 yılında takdir edilen ve 2010 yılında uygulanan asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerleri; 401 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği(5) ile 2010 yılına ait belirlenen yeniden değerleme oranının yarısı olan (%7,7/2=) % 3,85 (üç virgül seksenbeş) nispetinde artırılması suretiyle bulunacak 2011 yılı değerinin, bu yıla ait yeniden değerleme oranı olan % 10,26 (on yirmi altı) nispetinde artırılmak suretiyle dikkate alınacaktır.

ÖRNEK 2- Mükellef (B) 2011 yılında Konya İli, Karatay İlçesi sınırları içinde 900 m2 büyüklüğünde bir arsa satın almış ve bu arsaya ilişkin emlak vergisi bildirimini ilgili belediyeye vermiştir. Arsanın bulunduğu cadde için takdir komisyonunca 2010 yılından itibaren uygulanmak üzere takdir edilen asgari ölçüde arsa metrekare birim değeri 100,00 TL’dir.

2010 yılına ait yeniden değerleme oranının yarısı % 3,85, 2011 yılına ait yeniden değerleme oranı ise % 10,26 olduğuna göre, mükellefiyeti 2012 yılında başlayacak bu mükellefin 2011 yılında satın aldığı arsanın 2012 yılı arazi (arsa) vergisine esas vergi değeri aşağıda belirtildiği şekilde hesaplanacaktır.

 













































1


2010 yılından itibaren uygulanmak üzere 2009 yılında takdir edilen asgari ölçüde arsa metrekare birim değeri

100,00 TL



2


2011 yılına ait asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerlerinin hesabında uygulanacak artış oranı

% 3,85



3


2011 yılı emlak vergi değerine esas asgari ölçüde arsa metrekare birim değeri  [1+(1x2)]

103,85 TL



4


2012 yılına ait asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerlerinin hesabında uygulanacak artış oranı

% 10,26



5


2012 yılı emlak vergi değerine esas asgari ölçüde arsa metrekare birim değeri [3+(3x4)]

114,51



6


Arsanın yüzölçümü

900 m2



7


Arsanın 2012 yılı vergi değeri (5x6)

103.059,00 TL



8


Bin liraya kadar olan kesirler dikkate alınmayacağından verginin tahakkukunda esas alınacak emlak vergi değeri

103.000,00 TL




 

ÖRNEK 3- Mükellef (C) 2011 yılında Eskişehir İli, Odunpazarı Belediyesi sınırları içinde 1000 m2 arsa üzerinde inşa edilen ve inşaatı 2005 yılında sona ermiş olan bir işyerini satın almıştır. Betonarme karkas, 2 nci sınıf olan inşaatın dıştan dışa yüzölçümü 125 m2’dir. Bu işyeri için 2012 yılına ait uygulanacak bina metrekare normal inşaat maliyet bedeli 459,61 TL’dir. Arsanın bulunduğu cadde için 2010 yılında uygulanan asgari ölçüde arsa metrekare birim değeri 180 TL’dir. 2011 yılına ait asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerlerinin hesabında uygulanacak artış oranı %3,85, 2012 yılına ait asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerlerinin hesabında uygulanacak artış oranı ise % 10,26 olarak tespit edildiğine göre mükellefiyeti 2012 yılında başlayan bu mükellefin, işyerinin 2012 yılı vergi değerinin tespitinde emlak (bina) vergi değeri aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır. (Vergi değerinin hesabında asansör, klima veya kalorifer payı ilavesi ile aşınma payı indirimi ihmal edilmiştir.)

 

































































1


İnşaatın türü ve sınıfına göre 2012 yılına ait uygulanacak bina metrekare normal inşaat maliyet bedeli                                                  

459,61 TL



2


Binanın dıştan dışa yüzölçümü

125 m2



3


Binanın maliyet bedeli (1x2)

57.451,25 TL



4


2009 yılında takdir edilen asgari ölçüde arsa metrekare birim değeri

180,00 TL



5


2011 yılına ait asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerlerinin hesabında uygulanacak artış oranı

% 3,85



6


2011 yılı emlak vergi değerine esas asgari ölçüde arsa metrekare birim değeri [4+(4x5)]

186,93 TL



7


2012 yılına ait asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerlerinin hesabında uygulanacak artış oranı

% 10,26



8


2012 yılı emlak vergi değerine esas asgari ölçüde arsa metrekare birim değeri [6+(6x7)]

206,11 TL



9


Arsanın yüzölçümü               

1000 m2



10


Arsanın vergi değeri (8x9)

206.110,00 TL



11


Binanın 2012 yılı vergi değeri (3+10)

263.561,25 TL



12


Bin liraya kadar olan kesirler dikkate alınmayacağından verginin tahakkukunda esas alınacak emlak vergi değeri

263.000,00 TL




 

Tebliğ olunur.

 

 

————————————

(1) 17/11/2011 tarihli ve 28115 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

(2) 10/1/1961 tarihli ve 10703 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

(3) 11/8/1970 tarihli ve 13576 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

(4) 30/12/2011 tarihli ve 28158 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

(5) 12/11/2010 tarihli ve 27757 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

HARÇLAR KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 66)















31 Aralık 2011 CUMARTESİ

Resmî Gazete



Sayı : 28159



TEBLİĞ


Maliye Bakanlığından:

HARÇLAR KANUNU GENEL TEBLİĞİ  (SERİ NO: 66)

Bilindiği üzere, 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 79 uncu maddesinde, Konsolosluk Harçları ile Türkiye Cumhuriyeti Muvazzaf ve Fahri Konsolosluklarının yaptıkları her türlü işlemlere ait harçların, Maliye Bakanlığınca tespit ve ilan edilecek döviz kurlarına göre ve bu işlemlerle ilgili tarifelere ayrı ayrı veya birlikte emsal uygulanmak suretiyle hesap edilerek tahsil edileceği hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan, 492 sayılı Kanunun mükerrer 138 inci maddesi hükmü gereğince, Kanuna bağlı tarifelerdeki maktu harçlar ile maktu ve nispi harçların asgari ve azami miktarlarını belirleyen hadler 1/1/2012 tarihinden geçerli olmak üzere yeniden tespit edilmiştir.

Bu değişiklikler karşısında, konsolosluklarımızca döviz cinsinden alınmakta olan harç miktarlarının hesaplanmasına esas olacak döviz kuru ve emsal sayılarının yeniden tespit edilmesine gerek duyulmuştur.

Yukarıda belirtilen hükümlerin Bakanlığımıza tanıdığı yetkiye dayanılarak, 1/1/2012 tarihinden itibaren Muvazzaf ve Fahri Konsolosluklarımızın yapacağı işlemlerden alınacak harç miktarlarının hesaplanmasına esas olacak döviz kuru 1 ABD Doları = 1.80 TL olarak; bu işlemlere uygulanacak emsal sayılar ise 492 sayılı Kanuna bağlı;

 

(2) sayılı tarifedeki miktarlar için                                                                                 2,8

(5) sayılı tarifedeki miktarlar için                                                                                 1,37

(6) sayılı tarifenin "I- Pasaport Harçları" başlıklı bölümünün (1)

numaralı fıkrasında yer alan pasaport harcı miktarları için                                           0,80

(6) sayılı tarifede yer alan diğer miktarlar için                                                              0,39

(7) sayılı tarifenin II. Bölümündeki miktarlar için                                                        1,11

 

olarak belirlenmiştir.

 

Tebliğ ve ilan olunur.

 

HARÇLAR KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 65)

 














31 Aralık 2011 CUMARTESİ

Resmî Gazete



Sayı : 28159



TEBLİĞ


Maliye Bakanlığından:HARÇLAR KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 65)492 sayılı Harçlar Kanununun(1) 5281sayılı Kanun(2) ile değiştirilen mükerrer 138’inci maddesinde,

“...

.

Her takvim yılı başından geçerli olmak üzere önceki yılda uygulanan maktu harçlar (maktu ve nispi harçların asgari ve azami miktarlarını belirleyen hadler dahil) o yıl için tespit ve ilan olunan yeniden değerleme oranında artırılır.

Bu suretle hesaplanan harç tutarlarının 10 Yeni Kuruşa kadarki kesirleri nazara alınmaz.

... Bakanlar Kurulu, bu Kanuna bağlı tarifelerde yer alan maktu harçları veya bu harçların yeniden değerleme oranı uygulanmak suretiyle belirlenmiş olan tutarları (maktu ve nispî harçların asgarî ve azami miktarlarını belirleyen hadler dahil) ile nispî harçları, tarifeler yahut tarifelerin ilgili fıkra ve bentleri itibariyle birlikte veya ayrı ayrı olmak üzere; maktu harçlarda yirmi katına, nispî harçlarda ise bir katına kadar artırmaya, uygulanmakta olan maktu harçları yarısına, nispi harçları ise Kanunla belirlenen oranların onda birine kadar indirmeye bu had ve miktarlar arasında yeni had, miktar ve nispetler tespit etmeye yetkilidir.”

hükmüne yer verilmiştir.

Bakanlığımızca 2011 yılı için yeniden değerleme oranı % 10,26 (on virgül yirmi altı) olarak tespit edilmiş ve (410) Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği(3) ile ilan edilmiş bulunmaktadır.

22/12/2011 tarihli ve 2011/2628 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 1/1/2012 tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere, 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarifelerde yer alan ve 2011 yılında uygulanan maktu harç tutarları yeniden değerleme oranı dahil olmak üzere (maktu ve nispi harçların asgari ve azami miktarlarını belirleyen hadler dahil), %15 oranında artırılmıştır. Artırılan bu tutarlar 1/1/2012 tarihinden itibaren uygulanmak üzere Tebliğ ekindeki tarifelerde gösterilmiştir

Ekli (2), (5) ve (7) sayılı tarifelerin bazı fıkralarında “beher rüsum tonilatosu” birim değeri üzerinden alınacak maktu harç tutarları yer almaktadır. Sözü edilen maktu harç tutarlarının, birim değerler toplamına tatbiki sonucu bulunacak olan ve asgari ve azami hadler arasında kalan harcın 10 Kuruşa kadarki kesirleri de tahsil edilmeyecektir.

Tebliğ olunur.

—————————————

1 17/7/1964 tarihli ve 11756 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.

(2) 31/12/2004 tarihli ve 25687 üçüncü M. sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.

(3) 17/11/2011 tarihli ve 28115 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.

 

 

Tebliğin eklerini görmek için tıklayınız




Vergi davalarına genç avukatlar bakacak

Vergi davalarına genç avukatlar bakacak


Maliye Bakanlığı, vergi cezası ve tazminat davalarını kaybetmemek için hukuki altyapısını güçlendiriyor.




Büyükşehirlerin yanı sıra taşrada görülen davaları kazanmak isteyen Gelir İdaresi Başkanlığı, özel bir avukat ekibi oluşturuyor. Bu kapsamda 39 ilde görevlendirilmek üzere 100 genç avukat alınacak.

Otoyollarda geçiş ücretleri artırıldı

Otoyollarda geçiş ücretleri artırıldı

Otoyol ve Boğaz köprülerinin geçiş ücreti 1 Ocak 2012 Pazar günü saat 00.00'dan itibaren geçerli olmak üzere yeniden düzenlendi.

Asgari ücret arttı; 13,5 milyon kişinin asgari geçim indirimi de zamlanacak

Asgari ücret arttı; 13,5 milyon kişinin asgari geçim indirimi de zamlanacak
Yılbaşından itibaren 11 milyon işçi ile 2,5 milyon memur asgari geçim indirimini zamlı alacak. Asgari Tespit Komisyonu tarafından belirlenen rakamlara göre, bekâr bir işçi için 59 lira olan asgari geçim indirimi, 2012 Ocak'ta 66 lira olacak. Eşi çalışmayan dört çocuklu bir çalışanın ücreti ise 101 liradan 113 TL'ye yükselecek.

Hizmet Birleştirme için en uygun vakit ne zamandır?

 

Hizmet Birleştirme için en uygun vakit ne zamandır?

04.06.1991 tarihli Bağ-Kur girişim var. 01.12.1997 tarihinden itibaren Sigortalı olarak çalışıyorum. 20.06.1968 doğumluyum. 1988/1989 yıllarında 18 ay askerlik yaptım. Kaç günüm var, ne zaman emekli olurum? Hizmetlerimi ne zaman ve nasıl birleştirebilirim? > Murat Gürbüz / SAKARYA

Doğru borçlanma yapsaydınız az para ödeyip çok aylık alırdınız/ALİ TEZEL

 


Doğru borçlanma yapsaydınız az para ödeyip çok aylık alırdınız

 

Yurtdışı borçlanması ile emekliliğim çok sayıda püf noktası var. Borçlanmayı bir bilenle yaparsanız az para ödeyip çok emekli aylığı alırsınız. Borçlanmayı bilmeden yaparsanız çok ödeyip az emekli aylığı alırsınız… Borçlandıktan sonra geriye dönüş var ama emekli aylığı bağlandıktan sonra geriye dönüş yok…

İhracat İstisnası Nedeniyle KDV ve ÖTV’nin Birlikte İadesi

İhracat İstisnası Nedeniyle KDV ve ÖTV’nin Birlikte İadesi

 

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 11. maddesi mal ve hizmet ihracatını düzenlemiş olup, söz konusu maddenin 1/a bendinde ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetlerin KDV’den istisna edildiği hüküm altına alınmıştır.

Vergi Usul Kanunu’na Göre Alacaklarda Amortisman

Vergi Usul Kanunu’na Göre Alacaklarda Amortisman

Ticari ve zirai kazancın vergilendirilmesinde tahakkuk esası benimsenmiştir. Bu nedenle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda tahakkuk esasının tamamlayıcı düzenlemelerine yer verilerek, mükelleflerin elde edilmeyen gelir nedeniyle vergilendirilmeleri önlenmeye çalışılmıştır.

Ücretliye eş ve çocuğu nedeniyle yeni yıl müjdesi / Prof. Dr. Şükrü Kızılot

Ücretliye eş ve çocuğu nedeniyle yeni yıl müjdesi

2012 yılında uygulanacak yeni asgari ücret 886.50 TL olarak açıklandı.

Bununla ilgili ayrıntıları dünkü Hürriyet’te okudunuz.
Yeni asgari ücretle birlikte, sayısı 13 milyonu aşan ücretlinin, kendisi ile eş ve çocuklarından dolayı “asgari geçim indirimi” ve bu nedenle ellerine geçecek para arttı.

.

3 milyon haneye 'aile uzmanı' geliyor

3 milyon haneye 'aile uzmanı' geliyor
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, 3 milyon aile için 3 bin yeni uzman alacak. Uzmanlar, şiddetten madde bağımlılığına kadar her türlü sorunu çözecek. Ailelere psikolojik destek sağlayacak.

ENGELLİ ÇOCUĞUMA EVDE BAKIM PARASI ALDIĞIMDAN MUHTAÇ ENGELLİ MAAŞI BAĞLANIR MI?/31.12.2011 BORÇLANMA İÇİN SON ŞANS/VEDAT İLKİ

 

ENGELLİ ÇOCUĞUMA EVDE BAKIM PARASI ALDIĞIMDAN MUHTAÇ ENGELLİ MAAŞI BAĞLANIR MI?/31.12.2011 BORÇLANMA İÇİN SON ŞANS

 

18 Yaşında %72 Engelli raporu alan kızım var. Raporu sürekli engelli olarak düzenlenmiştir. Annesi kızımın bakımı ile ilgilendiğinden evde bakım parası alıyor.

EMLAK VERGİSİ KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 59)

 





31 Aralık 2011 CUMARTESİ

Resmî Gazete




Sayı : 28159





TEBLİĞ




Maliye Bakanlığından:

EMLAK VERGİSİ KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 59)

Asgari ücrete ince ayar / Resul Kurt

Asgari ücrete ince ayar

Her yıl olduğu üzere aralık ayının son haftasında, ücretlilerin dört gözle beklediği asgari ücret zammı ve buna bağlı olarak yapılan diğer değişiklikler ilan ediliyor.

Bankalar ikametgah istemeyecek

Bankalar ikametgah istemeyecek

Kimlik Paylaşımı Sistemi çerçevesinde adres bilgisine erişebilenkurumlarve 5411 sayılıBankacılıkKanunu çerçevesinde faaliyette bulunan bankalar, kişilerden ayrıca yerleşim yeri ve diğer adres belgesi veya yerleşim yeri ve adres bilgilerine ilişkin başkaca belge isteyemeyecek.

Pasaport, ehliyet ,Nüfus cüzdan harçları zamlandı

Pasaport, ehliyet zamlandı

Değerli kağıt bedelleri, 1 Ocak 2012'den itibaren geçerli olmak üzere yüzde 15,2 ile yüzde 16 oranında artırıldı.

Asgariden prim ödemektense hiç ödememek daha iyi

Asgariden prim ödemektense hiç ödememek daha iyi


 


Soru: 15 Ağustos 1968 doğumluyum. 1 Ağustos 1986’da SSK’lı oldum. 7466 gün primim var. 20 Temmuz 2007- 31 Aralık 2007 arasında da 5 ay 11 gün 15’inci basamaktan Bağ-Kur’a primim var. Ne zaman emekli olabilirim? Emekli maaşı bağlanana kadar sigortalı çalışmamda fayda var mı?

10 soruda Genel Sağlık Sigortası / Sadettin Orhan

10 soruda Genel Sağlık Sigortası

İlk defa 2008 yılında tanıştığımız Genel Sağlık Sigortası (GSS), 74 milyon vatandaşın tamamını kapsayacak şekilde yarın yürürlüğe girmiş olacak.

2012'de Türkiye ekonomisine yönelik beklentiler

2012'de Türkiye ekonomisine yönelik beklentiler

 

Türkiye ekonomisinde özellikle aralık ayında açıklanan veriler büyük ölçüde olumlu bir dönüşüme girildiğini gösteriyordu.

.
Ama elbette bunun maliyeti olarak döviz kuru ve dolayısıyla enflasyon önemli ölçüde hedeften uzaklaşmıştı.
Verileri hatırlayacak olursak:

Yeni yılda vergi değişiklikleri

Yeni yılda vergi değişiklikleri

Yıl sonu geldi, yeni yılda bir çok alanda değişiklikler meydana gelecek. Bunlardan biri de vergi düzenlemeleri. Bugün 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun (G.V.K.) 21, 23/8, 31, 47, 48, maddelerinde yer alan ve yeniden değerleme oranında artırılan maktu had ve tutarlarını hatırlatmak istedik.

Kayıt dışı ekonomiye yakın takip

Kayıt dışı ekonomiye yakın takip

Geçen hafta başında gazetelerin ekonomi sayfalarında Türkiye'de kayıt dışı ekonominin %28 olduğu haberleri yer aldı.

30 Aralık 2011 Cuma

2011/2504 Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliği ile Bazı Yönetmeliklerde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik

30 Aralık 2011 CUMA
Resmî Gazete
Sayı : 28158

YÖNETMELİK

Karar Sayısı : 2011/2504

.

Ekli “Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliği ile Bazı Yönetmeliklerde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”in yürürlüğe konulması; Bakanlar Kurulu’nca 28/11/2011 tarihinde kararlaştırılmıştır.

Abdullah GÜL

CUMHURBAŞKANI

.


ADRES KAYIT SİSTEMİ YÖNETMELİĞİ İLE BAZI YÖNETMELİKLERDE


DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK


 

MADDE 1 – 23/11/2006 tarihli ve 2006/11320 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliğinin 17 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"(1) Kimlik Paylaşımı Sistemi çerçevesinde adres bilgisine erişebilen kurumlarca ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu çerçevesinde faaliyette bulunan bankalarca kişilerden ayrıca yerleşim yeri ve diğer adres belgesi veya yerleşim yeri ve adres bilgilerine ilişkin başkaca belge istenemez."

MADDE 2 – 16/11/2006 tarihli ve 2006/11249 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Kimlik Paylaşımı Sistemi Yönetmeliğinin 11 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"(3) Kimlik Paylaşımı Sistemi çerçevesinde kimlik bilgisine erişebilen kamu kurum ve kuruluşlarınca ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu çerçevesinde faaliyette bulunan bankalarca kişilerden ayrıca nüfus cüzdanı örneği veya kimlik bilgilerine ilişkin başkaca bir belge istenemez."

MADDE 3 – 12/10/1987 tarihli ve 87/12197 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Kamu Kurum ve Kuruluşlarınca Açılacak Çocuk Bakımevleri Hakkında Yönetmeliğin 12 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"2) Çocuğun T.C. Kimlik Numarasının beyanı,"

MADDE 4 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 5 – Bu Yönetmelik hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

Blog Arşivi

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı