29 Kasım 2011 Salı

Zayıflamak iyileşmenin ilk şartı

Zayıflamak iyileşmenin ilk şartı

Yüksek tansiyon, şeker, kolesterol... Uzmanlar özellikle bu üç rahatsızlığın temelinde şişmanlığın olduğunu ve bu durumun mutlaka düzeltilmesi gerektiğini vurguluyor. İlaçlar da tedavide etkili ama zayıflamadan sağlığı geri kazanmak mümkün değil



Şişmanlıkla yüksek tansiyon, diyabet ve kolesterol gibi sağlık sorunları arasında tavuk ve yumurta hikayesine benzer bir ilişki olduğuna dikkat çeken uzmanlar, sağlıklı bir beslenme modeline göre beslenmeyen, fazla kilolarını vermeyen, hareket etmeyen kişilerin tam anlamıyla iyileşmesinin mümkün olmadığını belirtiyor. Şişmanlık dokuların insüline duyarlılığını azaltarak, şeker hastalığına yol açıyor. Kişi sağlıklı bir diyetle zayıfladığında, vücut insülin duyarlılığını tekrar kazanıyor ve şeker metabolizmasındaki bu zorlama düzeldiği için kişi rahatlıyor. Özellikle zayıflama esnasında karın bölgesi yağlarının azalması bu düzelmede önemli etken.

İLAÇ YETERSİZ KALIYOR
Şişmanlığa bağlı olarak ortaya çıkan Tip 2 diyabet tedavisinin temel taşlarından biri zayıflatıcı bir diyet rejimi. Kişi zayıflayabildiği oranda tedavinin başarısı hem hasta ve hem de doktor tarafından açıkça görülüyor. Zayıflamada başarı sağlanmayanlarda ise ilaçlarla şeker kontrolünde başarı elde edilse bile, bir süre sonra ilaçların dozlarının artırılması zorunluluğu ortaya çıkıyor. Bir süre sonra bu da yetersiz kalıyor ve insülin tedavisine geçmek zaruri hale geliyor.

TOKLUK ŞEKERİ DE ÖLÇÜLMELİ
Açlık kan şekeri değerinin 110 mg üzerine çıkması, şeker hastalığına dair önemli bir ipucu olarak değerlendiriliyor. Ancak tokluk kan şekerinin de mutlaka araştırılması gerektiğini dile getiren uzmanlar, "Açlık kan şekerinin normal olması, 'tokluk kan şekeri de normaldir' anlamını taşımaz. Kuvvetli bir yemeğin başlangıcından 2 saat sonraki kan şekeri değerinin 140 mg üzerinde olması, bozulmuş şeker toleransının bir göstergesidir. Açlık kan şekerinin 126 mg üzerinde olması ise artık şeker hastalığının başladığını gösterir. Kişiyi zayıflamaya, egzersiz yapmaya ve sağlıklı beslenmeye yönelten bir tedavi ne kadar erken başlarsa şeker hastalığı tedavisinde de o denli büyük bir başarı elde edilir" diyor.

Fazla kilolar kandaki pıhtılaşmayı da artırır

Kan pıhtılaşması hepimiz için hayati öneme sahip. Bu sayede kesilen bir yerimizde de kanama bir süre sonra duruyor. Pıhtılaşmaının önemi kadar pıhtının erimesi de önemli. Oluşan bir pıhtı, erimede gecikirse bir süre sonra damarlarımız pıhtılarla tıkanır, kan vücutta dolaşamaz olur. Bu iki etken; yani pıhtılaşma ve pıhtının erimesinin sağlıklı bir insanda daima dengede olduğunu dile getiren uzmanlar, "Şişmanlık, kan yağlarının artması, şeker dengesinin bozulması gibi faktörlerle bu denge önemli derecede bozulur ve pıhtılaşmaya meyil artar. Sonuç olarak kolay pıhtı oluşur, ancak bu pıhtının erimesi gecikir. Zayıflamak, bu sistemdeki bozulmuş dengeyi de tekrar normale getirir" diyor.

Yaşlılıkta D vitaminin fazlası böbrek hasarına yol açabiliyor
Diyetisyen Mehlika Öktem, "Yaşlılıkta artan vitamin ve mineral ihtiyacı besinlerden doğal yolla karşılanmaya çalışılmalıdır. İhtiyaç olup olmadığı yapılacak kan tahlili sonuçlarına göre mutlaka doktor tarafından belirlenmelidir" diyor. Vitamin ihtiyacının besinlerle karşılanması gerektiğinin altını çizen Diyet ve Beslenme Uzmanı Mehlika Öktem, "Ancak kişide iştahsızlık, yeme güçlü ya da herhangi bir sağlık problemi nedeniyle yetersiz besin tüketimi söz konusuysa, yani besinlerden yeterli miktarlarda vitamin ve mineral alamıyorsa vitamin takviyesinde bulunulmalıdır" bilgisini veriyor. Yaşlılıkta vitamin ihtiyacımız artar. Bunun nedenleri:
Yaşlılık döneminde;
* Enerji gereksiniminin azalması,
* Vücut direncinin düşmesi,
* Hareket kısıtlılığı,
* Kronik hastalıkların görülme sıklığının artmasıdır.

DOKTORA DANIŞIN
Vitamin ve minerallerin takviyesinin uygun dozlarda yapılabilmesi için mutlaka doktor kontrolünde yapılması gerektiğini ifade eden Öktem, "Bu konuda izlenmesi gereken yol, kişinin doktoruna başvurarak yaptıracağı kan tahlili ve kemik ölçümüyle eksikliğin tespit edilmesi olmalıdır. Daha sonra eksik olan vitamin ve minerale yönelik tedavi uygulanmalı ve yetersizlik ortadan kaldırılmadır. Kan tahlilinde herhangi bir yetersizlik olmadığı halde yetersiz beslenmeye bağlı olarak kişinin vitamin ve mineral kaybının oluşmasını engellemek için vitamin takviyesinde bulunulan durumlarda olabilir, bu da unutulmamalıdır. Bu nedenle vitamin ve mineral takviyesi için kişinin beslenme durumun çok iyi takip edilmesi ve bir doktara danışarak ölçümlerini yaptırması büyük önem taşımaktadır" dedi.

Kalp sağlığına yatırım çocukluk çağında başlıyor
İstanbul Kalp Cerrahisi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Tayyar Sarıoğlu, sağlıklı bir kalp damar sistemine sahip olabilmek için gerekli olan stresle baş etme, sağlıklı beslenme, hareketli yaşam ve spor, sigara ve diğer zararlı alışkanlıklardan korunma gibi davranış kalıpları ve yaşam tarzının çocukluk döneminden itibaren geliştirilmesi gerektiğini kaydetti. İlkokuldan üniversiteye kadar "Yaşama Sanatı" dersi verilmesi gerektiğini belirten Sarıoğlu, kontrol edilmeyen stresin, başta kalp ve ruh sağlığı olmak üzere genel olarak tüm sağlığı kötü etkileyen başlıca faktörlerden biri olduğunu vurguladı. Sarıoğlu, "Yaşama Sanatı" dersinde stres yönetimi, sağlık bilinci, sağlıklı sosyal ilişkiler, çevre sağlığı bilinci, çalışma ve başarmanın ilkeleri konularının anlatılması gerektiğini bildirdi. Dünya sağlık teşkilatı raporlarına göre eğer gerekli önlemler alınmazsa, 10-15 yıl sonra kalp hastalıkları ve depresyonun insan sağlığını tehdit eden bir numaralı sağlık sorunu olarak felaket boyutlarına ulaşacağını belirten Sarıoğlu, çocukluk döneminden başlatılan önlemlerin, yaşama sanatı dersleri ve tüm toplumun katılacağı ulusal mücadele programı ile artık Türkiye'nin kalp ve ruh sağlığı konusundaki bu kötü sürüklenişinin durdurulabileceğini bildirdi.
 
FİLİZ İÇKE ÖNAL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Blog Arşivi

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı